

Polislerin hamile kadın öğrencinin karnına tekme atması sadece 'polis şiddeti' mi? "Vurmayın, hamileyim" dendiğinde daha büyük bir nefretle tekmeler savrulmasının altında yatan neden ne? Bunlar sorgulanmadan bu olayın geçiştirilmesine izin verecek miyiz?
4 Aralık Cumartesi günü Başbakan Erdoğan'ın Dolmabahçe'de rektörlerle yaptığı toplantı sırasında yaşanan polis şiddeti tartışılmaya devam ediyor. Ancak, hamile kadın öğrencinin, polisler tarafından karnına atılan tekmeler sonucu bebeğini kaybetmesi 'polis şiddeti' tanımlamasının sınırlarını oldukça aşıyor.
"Durun, vurmayın, hamileyim" diye feryat eden kadına daha da büyük bir nefretle hem de karnına tekme atılması, 'polis şiddeti' tanımlamasının sınırlarını aşan bir içerikle tartışılmayı hakediyor. Çünkü o nefret dolu tekmeler, çok açık ki, bir zihniyeti temsil ediyor. Bu cinayet, toplumsal temeli ile birlikte tartışılmayı ve hesaplaşılmayı hakediyor.
Gerici çevreler ve hükümet, şimdilik, böyle bir olay hiç olmamış gibi davranıyor. Açıklama yapılmıyor, yandaş gazete ve televizyonlarda olaya yer verilmiyor. Ancak, sessizliğin nedeninin tekmelerin ardındaki zihniyeti temsil etmekten kaynaklandığını iddia edemez miyiz? Çok mu ağır olur böyle bir suçlama?
Öğrenci olması, hükümeti protesto etmesi, kadın olması; bir hamile kadın öğrenci olarak hükümeti protesto eyleminde yer alması belli ki polislerin tekmelerini şiddetlendirmiş. Peki nasıl?
Diyanet: Evlilik dışı birliktelik aşağılık bir zina!
Hatırlayalım; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayın organı 'Diyanet Dergisi'nin “Helal Duyarlılığı” kapağıyla çıkan Ekim sayısında nikâhsız birlikteliklerle ilgili olarak “aşağılık bir zina” ifadesi kullanılmıştı.
Dergide "Aile Merkezli Helal Duyarlılığı" başlıklı bir yazı kaleme alan Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Yalman, "Nikâha yani Müslüman toplumun benimseyeceği ve takibini yapabileceği bir evlenme akdine dayanmayan aile birliği, gerçek anlamda saygın bir kurum kimliğini taşıyamaz. Aksine aşağılık bir zina olarak değerlendirilir ve çok kötü bir davranış diye nitelenir. Nikâh normal bir akit/sözleşme olmasının ötesinde Allah’a yakınlaşma demek olan ibadet mahiyetine de bürünmektedir" ifadelerine yer vermişti.
Devletin 2 milyar TL'nin üzerinde bütçe ayırdığı, şu an 120 bin kişiye ulaşan kadro sayısı ve devlet protokolünde tekrar ilk sıralara alınması düşünülen Diyanet İşleri Başkanlığı'nın resmi yayınında evlilik dışı birliktelik "aşağılık bir zina" olarak tanımlanmıştı.
Polislerin, hamile kadın öğrencinin karnına attığı tekmelerde bu zihniyetin hiç mi katkısı yok?
Devlet destekli "Aile Konferansı" kararlarını okudunuz mu?26-27 Kasım tarihlerinde Antalya Rixos Tekirova Hotel Kongre Merkezi'nde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı önderliğinde KADIP, Kadın Platformu ve Diyalog Avrasya Platformu tarafından 53 ülkeden yaklaşık 600 akademisyenin katılımı ile “Din, Gelenek ve Modernite Bağlamında Bir Değer Olarak Aile” başlıklı bir konferans düzenlenmişti.
Konferansa diğer üst-düzey devlet görevlileri ve milletvekillerinin yanı sıra Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf katılmıştı.
Peki, bu konferansta alınan kararlar arasında neler var:
"- Tüm ulusların yeni nesillerinin sağlıklı, verimli ve sevgi dolu yetişmeleri için doğal ailenin yapısının erkek ile kadının evliliğine dayandığına inanıyoruz
- Din, gelenek ve hukuk yoluyla kurumsallaşan evliliklerin ve bu evlilik ortamında yetişen nesillerin sağlıklı ve verimli olacağına inanıyoruz. Bu bağlamda bir kurumsallaşmayı destekliyoruz.
- Kürtajı önleyen ve azalan doğum oranlarının artmasını sağlayan politikaları ve projeleri destekliyoruz."
Bu konferansta devlet desteğini de arkasına alan zihniyetin, polislerin tekmelerinde hiç mi sorumluluğu yok?
Karma eğitimi ahlaka aykırı bulan Başbakan Erdoğan değil mi?5 Aralık Pazar günü, Başbakan Erdoğan'ın da konuşma yaptığı ve "üyesi olmaktan onur duyduğunu" söylediği İmam Hatip Liseleri Mezunları ve Mensupları Derneği tarafından düzenlenen 6. İmam Hatipliler Kurultayı'nda alınan kararları, özellikle de sonuncusunu unuttuk mu:
"Artık gelişmiş ülke uzmanları tarafından da sakıncaları zikredilmeye başlanan karma eğitimde ısrar edilmemeli, kız ve erkek okullarının açılmasına izin verilmelidir."
Başbakan Erdoğan'ın da paylaşmaktan "onur duyduğu" bu zihniyetin, o tekmelerde hiç mi payı yok?
Haberlerin altındaki o yorumlar istisna mı?Dün, polis tekmelerinin neden olduğu olayın yer aldığı az sayıdaki gazeteden biri de Vatan'dı. Haberin altındaki yorumları okudunuz mu?
İşte birkaç örnek:
"osman büyükbulut (25) 06.12.2010 16:13:56
19 yasinda ve hamile! Ailesi okusun diye kimbilir neler cekiyor, o hem hamile hem de eylemde!"
"hakan yılmaz: Başlık 'bu ne biçim anne adayı çocuğunun hayatını tehlikeye atıyor' olmalıydı. Savcılar göreve bu kız %100 suçludur. Bebeğini bile bile ölüme göndermiştir!!"
"alaattin doğrusoy: Zavallı kızın başına bunca felaket gelirken acaba kocası(!) neredeymiş?"
"mert mert (782) 06.12.2010 16:33:02
Annelik kutsaldır o zaten annelik vasfına sahip olsa oraya gitmezdi, allah hak etmeyene vermezmiş zaten."
Bu yorumcular istisna mı? Bu cümleleri herhangi bir AKP'li milletvekili, bakan ya da Başbakan Erdoğan kursa, şaşırır mısınız?
Zaman yazarı Ali Bulaç bir köşe yazısında yukarıdaki yorumlara benzer bir cümle kursa, şaşırır mısınız?
Daha sayısız devlet politikası, konferans kararı, yorum, açıklama ya da köşe yazısı örnek verilebilir. Ancak, hamile kadın öğrencinin karnına tekmeler savuran polislerin zihniyetini sorgulamadan, olayı sadece 'polis şiddeti' olarak değerlendirmek oldukça eksikli kalır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.