10 Aralık 2010 Cuma

TAK TAK TAK, BEN YUMURTA, KAPIYA GELDİM DE!..

TAK TAK TAK, BEN YUMURTA, KAPIYA GELDİM DE!..
 Hangi kanalı çevirsem, hangi yazıyı okusam karşıma yumurta çıkıyor. Bugüne kadar bunca uzman gördüm ama hiç yumurta uzmanlarıyla karşılaşacağım aklıma gelmezdi. 68’li eski öğrencilere sorular soruluyor:
- Siz de gençliğinizde yumurta atar mıydınız?
- Atardık tabii, polis baskısıyla karşılaşırdık…
Bütün tartışma “Yumurta atılır mı atılmaz mı?” üzerinden yapılıyor. Tartışma öyle bir noktaya geldi ki yumurta silahla bir tutuluyor. Yakında kafasında yumurta patlayan başbakan yada bakanlardan biri 15 günlük rapor alırsa şaşırmayın, hatta yumurtadan beyinleri hasar bile görenler çıkabilir.
Taş atan çocuklardan yumurta atan gençlere geldik, sanırım çabuk ilerleyen bir ülke olduk. Esasında bu “ATMA” işi bizim geleneklerimizde var, mesela senede bir kez de olsa Bülent Arınç’ın da “ATMA huyu var, o da halka keçi boynuzu atıyor. Gerçi bundan dolayı şikayet eden olmadı ama olabilir de, tesadüfen oradan geçtiğinizi düşünün ve kafanıza keçi boynuzu gelsin, bu durumda Arınç’a dava açma hakkımız olabilir mi acaba?

- Bülent Bey bana neden mesir macunu attınız?
- Bu gelenekseldir kardeşim…
- Peki ne amaçla attınız, ne işe yarar?
- Cinsel gücünüzü arttırır…
- Size ne benim cinsel gücümden, halk sizleri seçerken cinsel gücünüze göre mi seçiyor da siz bizim cinsel gücümüzle ilgileniyorsunuz, sizi dava ediyorum…
Ülkemizin gündemi yumurta üzerine kurulu şu anda, bikaç gün devam edeceğe benziyor. Yumurta öyle gündemde tutuluyor ki polisten dayak yiyip çocuğunu kaybeden hamile kızdan bahseden neredeyse yok gibi. Oysa bilhassa Sabah Gazetesi yazarları Emre Aköz’le Engin Ardınç ne iğrenç yazılar yazdılar. Hamile kadının hak aramasını bile anlamayan bir anlayışla yazı yazdı Aköz. Hamile kadının polisin döveceğini bile bile gitmesi ne kadar büyük bir anlayışsızlıkmış, istediğiniz kadar polisin dövmesine karşı olduğunuzu yazın, aynı yazı içerisinde, “Zaten dövecek, niye gidiyorsun?” diye yazdığınızda hem dayağı normal karşılayan ve önemsemeyen bir tavır sergilersiniz, hem de pasifist bir durumu önerip, polisi de haklı duruma getirirsiniz.
Diyelim ki hamile kadınların sosyal ve ekonomik haklarıyla ilgili bir yürüyüş olacak. O zaman ne yapılacak Aköz ve Ardınç, siz ellerinizde “Bizler karılarımızı hamile bırakan erkekler olarak hamile karılarımızın haklarını istiyoruz…” pankartıyla yürüyüş mü yapacaksınız. Bu konuyu genişletebiliriz de, özürlülerle ilgili bir protesto olsa ne olacak, bu kez de olası bir saldırıya karşı onlar mı katılmayacak. Sizin AKP’yle beraber savunduğunuz demokrasi bu mu yada ne diye böyle bir soru soruyorum ki, AKP’yi devamlı savunarak nasıl bir demokrasiden bahsedebilirsiniz ki?
Kendisine yumurta atılan AKP Milletvekili Burhan Kuzu televizyona bağlandı dün gece. Haber programında öğrenci liderlerinden bir kız öğrenci de vardı. Bir ara kız bişeye yanıt vermek istedi. Orada Burhan Kuzu “Hemen cevap vermesinler, biraz sonra kapatıyorum.” dedi. Bu ne demek, yani “Seni dinlemeyeceğim, ben söylediğimi söylerim, ben hocayım, milletvekiliyim, senin söylediğin bişeyi ne dinlerim ne de yanıt veririm, konuşur ve kaparım…” demektir. Peki çocuklar ne diyor, kendileriyle ilgili alınacak kararlarda söz sahibi olmak istiyorlar. Burhan Kuzu da dinlemeyeceğini, sadece kendi söylediklerinin önemli olduğunu vurguluyor, öğrenci kız da alaycı bir ifadeyle gülüyor, o bakışı ve gülümsemeyi hiç unutmayacağım…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.