25 Aralık 2010 Cumartesi

“Kadınlar ne ister?” sorusunu Vakit yazarı yanıtlarsa...


Şimdi herkes her işe karışmamalı diyeceksiniz ama olmuyor işte. İnsanın ağzı torba değil ki büzesiniz ayrıca eşek hoşaftan ne anlar!
Olmaz olmaz demeyin sevgili okur, devir değişti. Artık herkes her şeye dair fikir belirtiyor. Vakit yazarı Selami Güdener’de bugün içinde aşk, sevgi, kadın-erkek ilişkisi gibi gazete olarak pek yabancı oldukları kavramların geçtiği bir yazı yazmaya çalışmış. Ancak arkadaşlar konuya biraz yabancı oldukları için pek bir saçmalamış. Üstelik cahilliklerini ve gericiliklerini kes, yapıştır alıntılarla kapamak konusunda usta olan zat-ı muhteremlerin yaptığı gibi demiş ki “kallavi bir filozoftan örnek vereyim de yazımı adam yerine koysunlar” ve yapmış alıntısını Nietzsche’den “Kadınlar savaşçıyı sever ancak.” (‘Tanrı öldü’ diye vaaz eden Nietzsche 2010 yılında bir yobaza referans olduğunu bilse o gür bıyıklarına aklar düşerdi eminim.)
Devam etmiş badem bıyıklı aşk doktorumuz: “Nietzsche’nin bu yargısı kişisel nedenlere dayanmıyorsa, söylenecek şey şudur: Demek ki o zamanın kadını yiğitmiş, yiğidi severmiş”
Evet, kadınların savaşçıyı sevmesi onların erdemine dalalettir. İşte ilk süper analiz! Bakalım neler gelecek daha…

Yazının devamında zamane kadınlarından yakınıyor yazarımız: “Kuşkusuz zamanın da bir ruhu var. (zeitgeist demek istiyor, vay be) Şimdi kadınlar paralı erkekleri seviyor; biz daha doğru bir deyişle ‘parayı seviyorlar’ da diyebiliriz. Elbette, hâlâ asaleti seven asil kadınlar yok değil.”
İkinci muhteşem analiz "zamane kadınları eskisi gibi değil, savaşçı yiğitleri sevmek yerine para seviyorlar!"
(Kadın görünce beti benzi atan bu çok süper dini bütün kişi kadınlar hakkında bu kadar fikri nerede yürüttü acep diye merak ediyor, üstüne çok düşmüyoruz…)
Devam devam, daha bitmedi: “Nietzsche’ye ‘Kadınlar savaşçıyı sever ancak’ yargısında bulunduran kadınların sevgisi, daha asil geliyor (bana). Ancak zamane kadınlarının parayı sevmesini de çok fazla yadırgamamak gerekiyor. Aslında savaşçıyı seven kadınlar da parayı seven kadınlar da bir yerde ‘güç ve güçlüyü sevmiş olmuyorlar mı?
Güç o günün şartlarında pazu kuvvetindeydi. Şimdi sermayede. Pazu kuvveti olan, sermayedarın ancak işçisi -siz buna kölesi de diyebilirsiniz- olabiliyor. Zamanla değişen ne? Kadınların kimlere temayül göstereceği zamanla değişiyor olsa da, neye temayül edeceği hiç değişmiyor.”
İşte yeni ve son bomba analiz “Kadınlar her daim gücü sever”
(Amca sen bir cevhersin, kitap yazsana yahu, harcanırsın Vakit Gazetesinde valla, bu konular pek rağbet görmez orada)
Kadınlar lütfen kızmayın, adam yeni yeni düşünüyor sizin üstünüze (yaş yetmiş iş bitmiş, artık zarar gelmez benden diyerek) O kadar saçmalayacak, lütfen destek olalım acemi kardeşimize!
Ve bu derin analizlerin tavan yaptığı noktaya geliyoruz: “Herhalde kadınların fıtratındandır. Kendileri zayıf yaratılmıştır. Korunma güdüsü onlarda başattır ve hiç değişmemektedir. Bunda elbette kendilerinin bir suçu yoktur, olamaz. Kadınların güçlüyü sevmesinde de esasen bir sakınca olduğu söylenemez.”
Ey kadınlar, adam sizi anlayışla karşılıyor, daha ne yapsın alla sen, size de yaranılmaz yahu…
Her ne kadar çabalarınız takdire şayan olsa da size naçizane tavsiyemiz, yine de siz "bildiğiniz" konuları yazın, fetvalar verin, göstericileri vurun, gazetenizden küfür edin. Boş verin kadın- erkek falan, karışık işler bunlar. Hem sonra huriler var cennette, bu dünya fani değil mi ya! Hiç bulaşmayın bu ağdalı işlere, sonra saçmalıyorsunuz...
Volkan Algan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.