KIRMIZI DON ALAMAYACAĞIM AŞKIM MÜFTÜ KIZIYOR…
Biri bitiyor, diğeri başlıyor ya imam, ya milletvekili, ya bakan, ya yazarımsı yada başbakan… Gerçi hepsi aynı anda saçmalıyor ama biri mutlaka öne çıkıyor. Son numaramız da Bolu Müftüsü Yaşar Yaprak. “Üç çocuk yapın…” diyerek cinselliğimize karışan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra şimdi de eşlerimizin yada sevgililerimizin donunun rengine taktılar. Kim sormuş bilmiyorum ama birisi müftüye yılbaşında kadınlara alınan kırmızı donu sormuş. Böyle bir soruyu sormak nasıl gelir insanın aklına, nasıl bir mantıktır anlaması zor…
Bolu Müftüsü böyle bir soruyu bulur da kaçırır mı hiç, hemen basmış yanıtı: “İslamiyet hurafelere son derece karşıdır. Böyle gecelerde bakıyoruz, ne aklın, ne mantığın ve de hiç bir inancın kabul etmeyeceği bir takım hurafelere girildiğini görüyoruz. Bunlardan biri de giysilerle bir şeyler aramak. Hurafelere Müslüman’ın inanması da tehlikelidir. Onlardan uğur beklemesi veya başka bir şeyler umması Allah’a şirk koşmaktır. İnsanoğlu uğuru, bereketi Allah’tan bekleyecek. İnsanın Allah’a bağlılığını sağlayacak en büyük silahı duadır. Allah’ın yardımını istiyorsa ne bir çamaşırdan, ne de başka bir şeyden uğur beklemeyecektir.”
Bu yazıyı okudum, içime afakanlar bastı, ben bu yılbaşı ne yapacağım, diye düşünmeye başladım. Aşkıma kırmızı don almazsam kıyamet kopar, uğurundan neyim değil, kadın kırmızıyı seviyor kardeşim, nasıl anlatırım ona Müftü’nün fetvasını. Sadece kadının kırmızı donuna taksa iyi, içkiye de takmış ve “Her iki açıdan da içki tüketiminin o akşam yapılması tehlike arz eder. İnanç, toplum ve genç nesile örnek olması açısından tehlike arz eder. İçkinin olduğu yerde fuhuşta olur, aldatma da olur, aldanma da olur. Her türlü kötülük olur.”
Hadi bakalım şimdi, gel de iç yılbaşı gecesi!.. Ya ilk kadehten sonra aşkımı aldatmak istersem, hatta 3-4 kadeh içer de gerçekten zıvanadan çıkarsam ne olacak. Daha da beteri, yılbaşı diye oğluma bir kadeh şarap yada bira verirsem ne olacak? Çocuk kimle fuhuş yapacak kardeşim, aldatacağı kimse de yok, yani bir bardak biradan sonra aşkımla bütün işi gücü bırakıp çocuğa aldatacağı birisini mi arayacağız? Ben iyisi mi bu yılbaşında Afrika’ya gideyim, aşkımı Asya’ya oğlumu da Avrupa’ya göndereyim. Bu kadar param var mı derseniz yok, herhalde bu fetvayı veren müftü bir çözümünü de bulur.
Müftünün bu açıklamalarını ciddiye almayabilirsiniz, üstünde durulmaya değmez, diyebilirsiniz… Ama bu açıklamadaki tehlike başka yerde, Yaşar Yaprak’ın İmam Hatip mezunu olmasında. Hatta bunun için de adam İmam Hatip mezunu ve müftü, ne va diyebilirsiniz. Çünkü bu çarpıtmalar yapılacak. Ben başka bişeyi söylemek istiyorum, İmam Hatip mezunu başka bir Yaşar Yaprak’ın doktor, savcı, hemşire, hakim, veteriner, aklınıza hangi meslek geliyorsa, olduğunu düşünebiliyor musunuz, ben düşünmek bile istemiyorum, işte İmam Hatip Liseleri’nin tartışılması gereken yanı da bu zaten. Bu okullar ne amaçla kuruldu, kimlerin okuması gerekiyor ve kaç kişinin okuması gerekiyor. İşte İmam Hatipli başbakanın yada valilerin yada kaymakamların sakıncaları burada yatıyor. Kendi dünya görüşlerinin haklılığı içerisinde bunları söyleyecekler ve uygulamaya geçecekler. Birilerinin özgürlük dediği bu noktada kilitleniyor. Özgürlüğün kırmızı dona kilitlendiği başka bir ülke var mıdır acaba?
Ben şimdi bir soru soracağım, kime mi, bazı gazetelerin fetva veren köşe yazarımsılarına: Bugün Gazetesi’nden Mehmet Paksu’ya, Hürriyet Gazetesi’nden Nihat Hatipoğlu’na, Vatan Gazetesi’nden Süleyman Ateş’e, Star Gazetesi’nden Metin Metiner’e, Vakit, Zaman ve Yeni Şafak Gazeteleri’ndeki hemen hemen bütün yazarımsılara (Atladıklarım kusura bakmasın) soruyorum:
“Ben sevdiğime kırmızı don ve sutyen almak istiyorum, bunun yılbaşı yada hurafeyle bir bağlantısı yok, kırmızıyı sevdiğinden almak istiyorum. Bolu Müftüsü Yaşar Yaprak’ın açıkladığı kişiler grubuna girer ve kırmızı don ve sutyen yüzünden ölünce cehennemde cayır cayır yanar mıyım? Lütfen beni bilgilendirin.”
Ve okurlardan rica ediyorum, bu yazıyı okuduktan sonra bu kişileri soru yağmuruna tutun, geleceğimiz tehlikede, kurtarmak sizin elinizde…
Ahmet Nesin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.