Bir süredir PKK’nın sert biçimde eleştirdiği Gülen cemaatiyle Öcalan arasında beklenmedik bir yakınlaşma doğdu. Öcalan, “PKK-cemaat işbirliği Türkiye’de birçok temel sorunu çözecektir” dedi. Hüseyin Gülerce de Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinde “Karşılıklı jestler lazım” dedi.
Abdullah Öcalan’ın avukatları, Zaman gazetesi yazarı ve Fethullah Gülen’in Türkiye’deki sözcüsü konumundaki Hüseyin Gülerce’yle görüştüler. Gülerce, görüşmenin ardından Mehtap TV’de PKK konusunda çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Abdullah Öcalan, dün avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalarda Gülerce’nin değerlendirmelerinden bahsederek, Gülen cemaatine zeytin dalı uzattı.
Öcalan: “PKK-cemaat işbirliği Türkiye’nin sorunlarını çözer”
PKK’nın ve Gülen cemaatinin Türkiye’de ve Ortadoğu’da önemli aktörler olduklarını ve cemaatin bölgenin demokratikleşmesinde önemli bir rol alabileceğini söyleyen Öcalan, “[Cemaat] tek başına ne bir tarikat ne de bir cemaattir. Biraz sivil toplum örgütü hatta bir siyasi parti işlevine sahip olduğunu düşünüyorum. Rolü önemlidir. Bana göre daha çok Türkiye ve Ortadoğu'da bir sivil toplum örgütüdür. Sivil toplum örgütleri gibi toplumun demokratikleşmesinde, aydınlatılmasında herhangi bir siyasi çıkar beklemeden rol alabilirler. Hatta Ortadoğu’nun bir siyasi partisi gibiler. Ben böyle görüyorum kendilerini” dedi.
Öcalan, sözlerine şöyle devam etti: “Oldukça dinamik güçleri var, biz de dinamik bir gücüz. Bu iki dinamik gücün karşılıklı anlayış göstermesi ve dayanışma halinde olması durumunda Türkiye'de birçok temel sorun çözülecektir. Bu dayanışma sadece Türkiye'yi değil Ortadoğu'yu da etkileyecektir. Burada önemli olan bazı temel kavramların tanımını iyi yapmaktır. Örneğin ben, kendilerinin Türklük ve islamiyet konusundaki görüşlerini biliyorum, bu görüşleri önemli buluyorum. Burada belki uzun uzadıya açamayacağım ancak bu konuda araştırmalarım ve derinleşmem var. Son yazdığım savunmamda da bu konulara oldukça değiniyorum. Türkiye'de statükonun aşılması ve demokratikleşme süreci için herkes birlikte çalışabilir. Bu konularda ortak zemin demokrasi olmalıdır.”
Gülerce: Samimiyet ve üslup
Hüseyin Gülerce de bugün Zaman’daki köşesinde Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesini anlattı ve Öcalan’ın açıklamalarını değerlendirdi. Cemaat adına değil, Zaman gazetesi yazarı sıfatıyla görüştüğünün altını çizen Gülerce, Yalova’da bir alışveriş merkezinde Öcalan’ın avukatlarıyla görüştüğünü iddia ederek “Dün de PKK'ya yakınlığı ile bilinen Fırat Haber Ajansı'nda bu görüşme yer aldı. Haberde bizim görüşmemizin aktarılmasından sonra, Öcalan'ın değerlendirmesi, "Gülen Hareketi'ne önemli roller düşüyor" başlığı ile verilmiş. Dolayısıyla sanki kendisine bir mesaj iletilmiş, o da bu mesaja cevap vermiş gibi yanlış anlamalara neden olabilecek bir algı doğabilir. Belirtmek istediğim şudur: Görüşmemizde, ben Sayın Cumhurbaşkanımızın, aylardır, Türkiye'nin en önemli meselesinin "Kürt sorunu" olduğunun altını çizdiğini hatırlatarak, bu meselenin ülkemiz ve geleceğimiz için çözülmesinin şart olduğunu belirttim” dedi.
Gülerce, “İki hususu da çok önemli bulduğumu ifade ettim: Samimiyet ve üslup” ifadelerini kullandı.
Çözüm için makul insanların devreye girdiği sırada, bir BDP sözcüsü, bir çuval inciri berbat edecek laflar ediverdiğini savunan Gülerce, çözümün demokratik zeminde olacağını söyleyerek “Somut olarak atılacak adımlar konusunda da şahsi fikirlerimi şöyle sıraladım: AK Parti iktidarı samimi gayretler gösteriyor. Bölgeye, şimdiye kadar yapılmamış hizmetler götürülüyor. Ama bu mesele, sadece siyasilere bırakılamaz. Onların gayretleri yanında, kardeşliğimizi artıracak jestler üzerinde de durmalıyız. Çünkü hazırlanan, oynanan bütün oyunları ancak bizim kardeşliğimiz bozabilir” dedi.
Gülerce, bu esnada avukatlardan birinin “Mesela BDP heyeti, Çanakkale Şehitliği'ni ziyaret etse...” dediğini, kendisinin de “Jestten kastettiğim, işte böyle bir şey” yanıtı verdiğini yazdı.
BDP’nin Türkiye partisi olması gerektiğini söylediğini belirten Gülerce, “Hemen söze girdiler ve ‘Müvekkilimiz bu konuda kendilerini çok ikaz ediyor; (Türkiye'nin sorunları ile ilgilenmiyorsunuz) diyor’ diye eklediler” dedi.
Gülerce, görüşmede Doğu ve Güneydoğu'da “hayırsever işadamlarının” faaliyetlerinden de bahsettiğini yazdı.
Yakın zamana kadar gerilim vardı
Öcalan ve PKK daha önce de dönem dönem Gülen cemaatine sıcak mesajlar vermişlerdi. Ancak son zamanlarda iki aktör arasında açık bir gerilim göze çarpıyordu. 11 Kasım’da ANF’de çıkan “Denizde kum Zaman’da yalan” başlıklı haberde “Kürt ve Alevi karşıtı” olarak nitelenen Zaman gazetesinin yalancı olduğu yazılmıştı.
Yine 15 Kasım’da ANF’de Cihan Özgür imzasıyla çıkan “Fethullahçıların Şemdinli’deki örgütlenmesi deşifre oldu” başlıklı haber, “Kürdistan genelinde bir özel savaş aygıtı gibi faaliyet yürüten Gülen Cemaati, eğitim kurumu adı altında açtığı okul ve dershaneler yoluyla Kürt Hareketi aleyhine propaganda faaliyetleri yürütüyor. Kürt halkının dinini inancını istismara dayalı geliştirilmek istenen siyasal İslam’ın bölgede Kürt ulusal kimliğinin önüne geçmesi hedefleniyor” sözleriyle başlıyordu.
Kasım’ın son haftasında Kürt illerinde birçok cemaat evine, “Kürtçe konuşmak baskı altına alınıyor” denilerek molotof kokteylleri atılmıştı.
Doğu ve Güneydoğu’nun İslamcılaştırılmasının AKP’nin Kürt hareketine karşı taktiği olduğu temasını sıklıkla işleyen ANF, son olarak 2 Aralık’ta “Fethullahçılar zayıflayınca Süleymancılar devreye sokuldu” başlıklı haberinde “AKP hükümeti Kürt illerinde tıpkı Fethullahçılar gibi ‘Türk İslam’ sentezli Süleymancılar Cemaati eliyle yeni bir asimilasyon planını devreye koymaya hazırlanıyor. Gülen cemaatinin bölgede deşifre olup zayıflamasından sonra AKP Hükümeti ‘Süleymancıları’ ön plana çıkarma arayışlarına girdi” ifadeleri yer almıştı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.