31 Aralık 2010 Cuma

Tayyip'in gönüllü ordusu işbaşında!


Çizgiler, Osvaldo Cavandoli'nin "La Linea"
 serisinden alınmıştır.
Kesinlikle çoğunluğu oluşturmuyorlar. Ancak sesleri çok çıkıyor. Hatta denilebilir ki, Tayyip Erdoğan'ın saldırgan ve seviyesiz konuşmalarının en büyük dayanağını onlar oluşturuyor. Onlar kim mi: Kraldan çok kralcı 'vatandaşlar'!
Kraldan çok kralcı olanlar her dönem oldu. Ancak açık ki 8 yıllık AKP iktidarı, kraldan çok kralcı olanları aşırı derecede cesaretlendirdi. Hatta denilebilir ki, AKP iktidarının en büyük dayanaklarından biri bu tür 'vatandaşlar' oldu.
Tayyip Erdoğan hakkını arayan işçiye domuz dediğinde, 'vatandaş' "Ben asgari ücret alırken o nasıl 1500 lira maaş alır" diye destek oldu. AKP'nin polisi parasız eğitim isteyen öğrenciye vurduğunda, Emre Aköz gibileri "bunlar asalak, halkın sırtından geçinmeyi talep ediyorlar" dedi ve 'vatandaş' da geri kalmayarak "Oh ne ala memleket, bunlar da her şey bedava olsun istiyor" diye tempo tuttu. Polis "hamileyim, vurmayın" diyen kadın öğrencinin inadına kasıklarına vurdu, 'vatandaş' "o da kadın başıyla eyleme gitmeseymiş canım, hem utanmıyor mu evlenmeden çocuk yapmaya" dedi.

Bir kısmı gerçekten tuzu kuru olduğu için, bir kısmı militan AKP'li olduğu için ancak bir kısmı da yoksul olmasına rağmen alabildiğine zavallılaştığı için 'vatandaşlar' Tayyip'in gönüllü ordusuna asker oluyor. Sayıları kesinlikle çoğunluğu oluşturmuyor, ancak açık ki sesleri çok çıkıyor. Haklının yanında duranın sesi az çıktığı için bu 'vatandaş' daha da cesaretleniveriyor.
Sokakta, evde, işyerinde, okulda, otobüste bu tür 'vatandaşlar' seslerini yükselterek konuşuyorlar. Çoğunlukla AKP'li ve kesinlikle sağcı oluyorlar. Çoğunlukla 30 yaş üzeri oluyorlar ancak her yaştan numuneleri bulunuyor. Büyük bir özgüvenle konuşuyorlar. Tuzu kuru olanları da var aralarında, açlıktan ağzı kokanları da, işadamı da var işsizi de. Ancak şüphesiz en çekilmezi ve tabi ki kahredeni yoksullar arasından çıkıyor. Sayıları kesinlikle çoğunluğu oluşturmuyor ancak sesleri çok yüksek çıkıyor. Hakkını arayanlar biraz sesini yükseltince, hemen tereddüt edip susmaya başlıyorlar.
Birinci tür: 'Bedava mı sandıncı'larMemlekette okumak her geçen daha pahalı hale geliyor. Harç parası, barınma parası, defter-kitap parası, yol parası derken eğitim için akıl almaz paralar ödeniyor. İlkokuldan üniversiteye kadar, hatta mezun olduğunuzda KPSS dershanesi, dil kursu vs ile paralı eğitim intihar bile ettiriyor. Milyonlarca kişi bu dertten muzdarip. Ancak, yine kraldan çok kralcı olup "Ne yani bedava mı olacaktı" diyenlerin sesi çok çıkıyor. Sadece Emre Aköz gibi solculara küfür ettiği için binlerce lira maaş alan liberaller değil, açlıktan ağzı kokan 'vatandaş' da "parasız eğitim olmaz arkadaş, bu adil değil" deyiveriyor.
Hatta daha ileri gidip "Oh, benim verdiğim vergi ile bedavaya okuyup adam olacak. Yok öyle yağma" diyen de eksik olmuyor.
Bu tür 'vatandaşlar' için, kendi verdiği vergilerin özel üniversitelere teşvik olarak aktarılması ya da devlet okullarının önemsizleştirilerek herkesin dershanelere mahkum edilmesi önem taşımıyor. Ya da taşıyor ancak iktidar karşısında zavallılaşmanın ulaştığı seviye buna izin vermiyor.
Örneğin, benzin fiyatları almış gidiyor. Dünyanın en pahalı benzini açık ara farkla Türkiye'de. Bu durum yıllardır böyle ve sorumlunun devlet olduğu biliniyor. Benzin fiyatları düşürülsün dediğinizde karşınıza 'vatandaş' çıkıveriyor: Ne yani bedava mı olacak, arabaya biniyorsan katlanacaksın.
Benzin fiyatları arttığında ülkede bütün gıda ürünlerine de, ulaşım ücretlerine de zam geliyor ama nafile! 'Vatandaş' bunu bilse de yüksek sesle konuşuyor.
Dedik ya, sayıları çoğunluğu oluşturmuyor ancak sesleri çok çıkıyor.
İkinci tür: 'Öğrencinin ne işi var eylemde'cilerAslında bu tür için, eylem yapanın öğrenci ya da işçi olması bir şey değiştirmiyor. Bu tür, hakkını arayanı sevmiyor. Kendisi hiç hakkını aramaya cesaret edemediği için midir yoksa başka nedenle mi böyle yapmaktadır tartışılır, ancak hakkını aramak için sokağa çıkmak, hele ki bunun için devlete-hükümete karşı gelmek bu tür tarafından hoş karşılanmıyor.
Son dönemde öğrencilerin AKP'ye karşı gösterdikleri tepkinin çokça tartışılması ile beraber, bu tür 'vatandaşlar' da yine seslerini yükseltti. "Oturup derslerine çalışacaklarına eylem yapıyorlar" ya da "Aileleri onlara eylem yapsınlar diye mi para veriyor" gibi cümleler yine uçuşmaya başladı.
Öğrencilerin haklı, iktidarın ise haksız ve zorba olduğunu aslında çok iyi bilen 'vatandaş', zavallı olduğu için daha da saldırganlaşıyor.
Üçüncü tür: 'Kadın başınla senin ne işin var eylemde'ciler
AKP iktidarının ve özel olarak Başbakan Erdoğan'ın kadına biçtiği rolün çocuk doğurmak, doğurduklarını büyütmek ve evde oturup kocasını beklemek olduğu biliniyor. Başbakan Erdoğan partisinin kadın kolları toplantılarında bile "Kadın ve erkek eşit olamaz" demekten çekinmiyor ve bu 'fikir'lerini her fırsatta dile getiriyor.
Açık ki bu cesaretin kaynağı, Erdoğan'ın söylediklerini evde, iş yerinde, kahvede, sokakta hatta okulda yüksek sesle tekrarlayan 'vatandaşlar'.
Bir emekçi kadın, erkek işçilerle beraber hakkını aradığında, sözgelimi bir direnişe katıldığında, 'vatandaş' ses veriyor: "Şuna bak, evde çocuklarına-eşine bakacağına sokakta sürtüyor." Bunu söyleyenler arasında tabii ki kadın 'vatandaşlar' da bulunuyor.
Hamile bir kadın öğrenci, polisin tekmeleri ile bebeğini kaybetti. Hem de "durun vurmayın, hamileyim" demesine rağmen, polisler inadına kasıklarına tekme savurdular. 'Vatandaş' yine sesini yükseltti: "Hem öğrencisin, hem kadınsın, hem hamilesin, hem de bekarsın! Sen o tekmeleri hak etmişsin."
Dördüncü tür: 'Oh olsun'cularSesleri bazen çok yüksek çıkıyor bazen de kısılıyor. Ancak mutlaka AKP'den cesaret alıp, AKP'ye geri cesaret veriyorlar.
Emekçiler ve emekten yana olanlar 1 Mayıs'ta yan yana gelmek, taleplerini haykırmak istiyor. Ve bunu da ülkenin en merkezi noktasında dile getirmek istiyor. İktidar "izin vermem" diyor. Polisini saldırtıyor. Maaşlarını alamadıkları ya da sendikalı olmaları engellendiği için işçiler direnişe başlıyor, iktidar polisini saldırtıyor. Öğrenci, parasız eğitim istiyor, geleceksizliğe isyan ediyor, siyasal görüşlerini dile getiriyor. İktidar polisini saldırtıyor.
'Vatandaş' televizyonun karşısında, bir gazetenin yorum kısmında ya da saldırının canlı tanığı olarak bir kaldırımda karşımıza çıkıyor: Oh olsun, bir de benim için vurun!
Türler çoğaltılabilir; 'Ne yani, devlete karşı mı geliyorsunuz'cular, 'müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız'cılar, 'Tayyip'in bir yerlerini yerim'ciler...
Ancak bu türün bir özelliği var; Siz sesinizi yükselttiğinizde, bu tür sesini kısıveriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.