2 Ocak 2011 Pazar

2011’den ne bekliyorlar?


Her kesimde farklı beklentilerle karşılanan 2011 yılı için, işçiler ve akademisyenler beklentilerini soL’a ifade ettiler. Daha aydınlık ve eşitlikçi bir Türkiye talebini yansıtan bu beklentilerin gerçekleşmesi dileği ile…
2010’un direnen işçilerinden Türkan Albayrak ve İmam Yarğıcı, yürüttükleri mücadele ile öne çıkarak, tüm Türkiye’de tanındılar. İşçilere, başka bir dünyanın mümkün olduğunu kanıtlayan Albayrak ve Yarğıcı’nın yeni yıldan beklentileri şöyle:
Türkan Albayrak (Beykoz/Paşabahçe Devlet Hastanesi işçisi):
Yeni yılın elbette iyi şeyler getirmesini diliyorum. 2010 yılı birçok işçi direnişine sahne oldu.
turkanalbayrak_0.jpg
2011 içinde, işçilerin her şeyi kader olarak kabul etmeyip mücadele içinde olduğu bir yıl olmasını diliyorum. Bunun için bende mücadele verdim, vereceğim.

İmam Yarğıcı (Tekel işçisi):
Merhaba emekçi kardeşlerim. Biz Tekel İşçileriyle birlikte, 78 günlük mücadelemizin, direnişimizin içinde yer alan, yanımızda olan, bizi destekleyen tüm emekçilerin, devrimci kardeşlerimin ve onurlu Ankara halkının yeni yılını kutlarım. 2011 yılında yeni bir mücadele sayfası açarak, bir araya gelerek, tek çatı altında birleşip, 4-C’den başlayarak sömürü düzenini yıkmak için herkesi mücadeleye davet ediyorum. Gelen yeni yılların işçi sınıfına, devrimcilere ve Türkiye’nin emekçi halkına armağan olmasını dilerim.
imam-yargici_0.jpg
Yeni yıla direnişte girmekte olan, AKP’ye karşı ve CHP’ye karşı mücadele eden İzmir Buca’lı taşeron temizlik işçisi kardeşlerim ve Mersin Yenişehir’li CHP’li patronlara başkaldırmış işçi kardeşlerim başta olmak üzere, kendilerini emekçi dostuymuş gibi gösteren sömürücülere başkaldıranlar başta olmak üzere tüm direnişçi emekçilerin yeni yılını kutlarım. Onlarla dayanışma içindeyiz, 2011’de zafer kazanacağız.
2011 yılında tüm güvencesiz çalışan emekçi kardeşlerimi, Tekel İşçileri önderliğinde kurulan GÜÇ-DER çatısı altında birleşmeye ve mücadeleyi güçlendirmeye çağırıyorum.
Tüm işçi, emekçi ve devrimci kardeşlerimi hürmetle selamlarım. Yeni yılınızı kutlarım.
Akademiden…
AKP iktidarının üniversiteleri kuşattığı ve akademiyi ‘yandaş’ olanlar ve olmayanlar diye sınıflandırdığı 2010 yılında, üniversitelerde rektör atamalarının da bu çerçevede gerçekleşmesi yankı uyandırmıştı. Gözlerin akademiye çevrili olduğu 2010’da açıklamaları ve duruşları ile kamucu, halktan yana akademisyen kimliklerini koruyan isimlerden, İzzettin Önder, Korkut Boratav ve Hayri Kozanoğlu’ndan 2011 dilekleri….
Prof. Dr. İzzettin Önder:
Ülke insanlarının mutluluğu, uzun dönemde ekonomik koşullara bağlı olmakla beraber, kısa dönemde başat siyasal yapı ve yönetim biçimi ile de sıkı sıkıya ilişkilidir. Zira, ekonominin halk yararına mı yoksa emperyalistler yararına mı işletileceği de, temelde sistemik bir sorun olmakla beraber, kısa dönemde siyasal erkin de etkili olabileceği bir alandır. Bu nedenle, azgınlaşan küresel emperyalizm ve buna hizmet etme eğilimindeki ulusal siyasal yapıların önemi önümüzdeki yılda ve onun ötesinde de fevkalade önemli olacağını düşünüyorum. Bu endişemin temel kaynağını, son anayasa referandumu ve değişikliği ile yapılan operasyonun yüksek yargı organlarının yapısını değiştirmesi oluşturmaktadır. Öyle anlaşılmaktadır ki, varolan siyasal yapı anayasada oldukça radikal değişiklikler yaparak, ülkenin temel yapısını gericilik yönünde dönüştürmeyi amaçlamaktadır.
izzettinonder.jpg
Varolan siyasal iktidarın künyesi liberal muhafazakar olarak tanımlandığına göre, bu yapı sermaye kesimine liberalizm olanaklarını ardına dek açarken, aynı anda emekçilerin ve geniş halk kesimlerinin bu süreci algılayamaması ve sisteme karşı reaksiyon geliştirmemesi için sermaye dışı kesim sermaye ile sembiyotik bir yapı içine alınmaya çalışılmaktadır. Sosyal narkozla halkın uyutulmasına ve emperyalizmle elbirliği içindeki yerel burjuvazinin ekonomiyi halk aleyhine dönüştürmesine karşı çıkmak gerekmektedir. Bunun tek yolu da, misyoner siyasal yapıların siyasetten uzaklaştırılması, hatta siyaset sahnesinden silinmesidir. Doğrudan ifadesi ile, AKP’nin siyasetten uzaklaştırılması ya da siyasal gücünün mutlaka zayıflatılması gerekmektedir.
Diğer bir mesele de, gerçek anlamda sol partilerin oylarının yükseltilmesidir. Varolan gerçek siyasal partilerin toplamının dahî oy oranının son seçimdeki değerinin iki katına çıkması durumunda dahî “sol”un sesi ve nefesi parlamentoya girer. Hatta bu ses, okyanus ötesinde dahî işitilir. Hatırlanması gerekir ki, ilk sosyal demokrasi politikasını faşist lider Bismarck, Paris Komünü’nden ürkerek uygulamaya koymuştur. Anlamsız %10 barajına rağmen solun nefesinin parlamentoya girmesi, oy kaybı olmasın endişesinden kurtulmakla olasıdır. Oy kaybı olmasın endişesinin kalplere salınması kapitalist bir manevradır ve % 10 barajının arzulanan sonuçlarını güçlendirici bir aldatmacadır.
Ey halkım, lütfen artık ayağa kalkalım, lütfen!
Bu dileklerin geçerli olması temennisi ile, tüm halkımızın Yeni Yıl’ını kutlarım!
Prof. Dr. Korkut Boratav:
Bir yanıyla sermayenin genel taleplerini sadakatle uygulayan, diğer yanıyla cemaatçi bir polis devletini yerleştirmekte olan Türkiye-usulü faşizme karşı tüm ilerici, aydınlık akımların ve toplumsal güçlerin ortak bir direnme, mücadele platformu oluşturmada ciddi mesafe almalarını ümit ediyorum.
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu:
2011'e umutlarımız, heyecanlarımız,beklentilerimiz, yanında haliyle korkularımız,kaygılarımız, endişelerimizle de giriyoruz. Emeğinin karşılığını almak; yeteneklerini layıkıyla sergileyebildiği bir işte çalışmak; düşüncelerini özgürce açıklayabilmek; eğitim olanaklarından eşit, özgür, parasız biçimde yararlanmak; sağlığına kavuşmak; daha adil bir servet ve gelir dağılımının bulunduğu bir ülkede yaşamak; temiz bir hava solumak; hayaller kurmak; dilini, kültürünü, kimliğini baskı altında hissetmemek; örgütlü mücadeleler vermek; gençliğin toplumdaki haksızlıklara, adaletsizliklere
başkaldırısını izlerken genç olduğu günleri hatırlamak; kozanoglu.jpg
dinin, devletin, sermayenin, tarikatlerin, bittabi emperyalizmin tahakkümünden
kurtulmak, kadın-erkek eşitliğini yaşamın her alanında duyumsamak; güzel kitaplar okumak, hatta yazmak; nefis filmler izlemek, neden olmasın çekmek; hoş müzikler dinlemek ve de eşlik etmek; lezzeli yemekler yemek, meşrebine uygun içkiler içmek; dolu dolu bir aşk yaşamak; sporu aksatmamak; savaştan, şiddetten uzak durmak; paylaşmanın, dayanışmanın keyfine varmak; özetle insanca bir yaşam sürmek isteyen herkesin 2011'de beklentileri gerçekleşsin. Zulme, sömürüye, soyguna, baskıya yeltenenlerin de eli böğründe kalsın. Gerçeklikleri bulunsa da bulunmasa da dilemesi bizden..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.