Devletin “hazine”sini yöneten Müsteşarlıktan [her nasılsa] yapılan bir açıklamaya göre;
- Türkiye’nin dış borç stoku, Dolar kurundaki her BEŞ KURUŞLUK artışta tam 4.5 MİLYAR TL’lik bir büyümeye neden oluyormuş…
Yani, Dolar kuru BEŞ KURUŞ arttı diyelim.
Türkiye’nin dış borcu, 4.5 MİLYAR TL fazlalaşıyor...
Siz şimdi bu borcun altından nasıl kalkılacak, yabancı tefecilere karşı namusumuz nasıl temizlenecek gibisinden [yerli/yersiz ve aslında gereksiz] kaygılarınızı bir kenara koyun... Ve şöyle soğukkanlılıkla bir düşünün:
- Türkiye, hangi nitelikteki bir borç batağına, nasıl bir mekanizma içinde ve nasıl çok bilinmeyenli bir denklemle bağlanmış bir durumdadır?..
Verin bu sorunun yanıtını ve ardından bu ülkeyi bu mekanizmaların içine ustaca sokanların cibilliyetlerini sorgulayın…
İşte Türkiye’nin temel sorunu bu denklemin altındadır…
Ülkemizin borcunun sadece miktarı değildir asıl önemli olan... Temel sorun, altına girilen borcun mekanizmasıdır...
Dolar BEŞ KURUŞ artıyor.
Türkiye’nin dış borcu, 4,5 MİLYAR YTL fazlalaşıyor!..
İşte, Dünya ile entegrasyon adı altında Türkiye’yi bu batağın içine yuvarlayan kadrolardadır sorun…
Sorun, ülkeyi sistemli bir biçimde çökerten bu mekanizmaların altına imza koyanların ayıklanmasıdır, seyreltilmesidir.
Damat Ferit attı imzayı, bastı fermanı…
Ama bu ülke batmadı, yok olmadı.
“Duyunu Umumiye”si ile, askeri gücü, işbirlikçileri ile birlikte def edildi emperyalist işgalciler... Bir def de Damat’a çalındı; oynaya zıplaya kaçıp gitti hazret.
Uğurlar olsun, dedi ardından hem millet ve hem de O’nun adına Ankara’daki “Milli Hükümet”! ..
Yukarıdaki satırlara aktardığımız veriler, Devlet’in Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanmış rakamlardır.
Yukarıdaki hesapta faizdeki yükselişin getireceği ilave yük ön görülmemiştir. Bir de o kalemi ekleyin toplamınıza.
Faiz hadleri yükselince, Türkiye’nin “faiz ödemeli tahvilleri”nin ödenmesi, dış borç stokuna yeni yükler getirecek.
Bu borçların ödenmesi için yeniden alınacak borçlar ise, bu defa, bu yükselen faizden etkilenecek, yükselecek... Ve yükselecek, etkilenecek...
Mekanizmayı görüyor musunuz? Batağın içindeki nem oranını algılayabilir musunuz?.. Ülkenin “Ahvali Şahsiye”sini idrak edebiliyor musunuz?..
İşte altına imza atılan borç senetlerinin, tahvillerin ve ak-kağıtların, ülkemizin insanlarına yüklediği kara leke, bu mekanizmanın altına kendisini gizleyen emperyalist maskenin “eser”idir...
Gazeteler o günlerde şöyle yazmışlardı, anımsayın:
- Maliye Bakanı Unakıtan’ın oğluna uygulanan “vergi indirimi” ile küçük Unakıtan % 55 kazanç sağlamış... Ve Devlet’in Toprak Mahsulleri Ofisi de, bu ölçüde zarar etmiş... Gazeteye göre, durumu tespit eden müfettişler durumun soruşturulmasını istemişlerdi.
Ancak mesele soruşturulmadı…
Ya bu soruşturmanın sonuçlarından halkın bir haberi yok…
Belki de soruşturma, Devlet’in nasıl, kimler tarafından ve ne miktar zarara uğratıldığı yönünde değil de, sizlerin böyle bir raporu nasıl ve ne nedenle kaleme aldığınız noktasında derinleştirilmiştir…
Belki de işin içine Ergenekon da ithal edilmiştir; kim bilir…
Bilinen odur ki, soruşturmanın kendisi ve sonuçları [halen] suyun yüzüne çıkartılmış değildir…
Peki bu “bozuk düzen” nasıl büyük bir inatla ve pervasızca uygulanabilmektedir?..
Bu gidişin gerçek sorumlusu kimdir; kimlerdir?..
Bizce gerçek sorumlu sizsiniz… Ben, sen, o… Yani hepimiz…
Ve bilmeliyiz ki, bu çarpık düzen, bu korkunç mekanizma ve bu talan, bizlerin suskunluğu nedeniyle devam edebilmektedir…
Çünkü bizler sustukça ABD çalmakta, AB oynamakta ve parsayı da hepimizin bilip, tanıdığı malum kişiler toplamaktadır…
- Türkiye’nin dış borç stoku, Dolar kurundaki her BEŞ KURUŞLUK artışta tam 4.5 MİLYAR TL’lik bir büyümeye neden oluyormuş…
Yani, Dolar kuru BEŞ KURUŞ arttı diyelim.
Türkiye’nin dış borcu, 4.5 MİLYAR TL fazlalaşıyor...
Siz şimdi bu borcun altından nasıl kalkılacak, yabancı tefecilere karşı namusumuz nasıl temizlenecek gibisinden [yerli/yersiz ve aslında gereksiz] kaygılarınızı bir kenara koyun... Ve şöyle soğukkanlılıkla bir düşünün:
- Türkiye, hangi nitelikteki bir borç batağına, nasıl bir mekanizma içinde ve nasıl çok bilinmeyenli bir denklemle bağlanmış bir durumdadır?..
Verin bu sorunun yanıtını ve ardından bu ülkeyi bu mekanizmaların içine ustaca sokanların cibilliyetlerini sorgulayın…
İşte Türkiye’nin temel sorunu bu denklemin altındadır…
Ülkemizin borcunun sadece miktarı değildir asıl önemli olan... Temel sorun, altına girilen borcun mekanizmasıdır...
Dolar BEŞ KURUŞ artıyor.
Türkiye’nin dış borcu, 4,5 MİLYAR YTL fazlalaşıyor!..
İşte, Dünya ile entegrasyon adı altında Türkiye’yi bu batağın içine yuvarlayan kadrolardadır sorun…
Sorun, ülkeyi sistemli bir biçimde çökerten bu mekanizmaların altına imza koyanların ayıklanmasıdır, seyreltilmesidir.
Damat Ferit attı imzayı, bastı fermanı…
Ama bu ülke batmadı, yok olmadı.
“Duyunu Umumiye”si ile, askeri gücü, işbirlikçileri ile birlikte def edildi emperyalist işgalciler... Bir def de Damat’a çalındı; oynaya zıplaya kaçıp gitti hazret.
Uğurlar olsun, dedi ardından hem millet ve hem de O’nun adına Ankara’daki “Milli Hükümet”! ..
Yukarıdaki satırlara aktardığımız veriler, Devlet’in Hazine Müsteşarlığı tarafından açıklanmış rakamlardır.
Yukarıdaki hesapta faizdeki yükselişin getireceği ilave yük ön görülmemiştir. Bir de o kalemi ekleyin toplamınıza.
Faiz hadleri yükselince, Türkiye’nin “faiz ödemeli tahvilleri”nin ödenmesi, dış borç stokuna yeni yükler getirecek.
Bu borçların ödenmesi için yeniden alınacak borçlar ise, bu defa, bu yükselen faizden etkilenecek, yükselecek... Ve yükselecek, etkilenecek...
Mekanizmayı görüyor musunuz? Batağın içindeki nem oranını algılayabilir musunuz?.. Ülkenin “Ahvali Şahsiye”sini idrak edebiliyor musunuz?..
İşte altına imza atılan borç senetlerinin, tahvillerin ve ak-kağıtların, ülkemizin insanlarına yüklediği kara leke, bu mekanizmanın altına kendisini gizleyen emperyalist maskenin “eser”idir...
Gazeteler o günlerde şöyle yazmışlardı, anımsayın:
- Maliye Bakanı Unakıtan’ın oğluna uygulanan “vergi indirimi” ile küçük Unakıtan % 55 kazanç sağlamış... Ve Devlet’in Toprak Mahsulleri Ofisi de, bu ölçüde zarar etmiş... Gazeteye göre, durumu tespit eden müfettişler durumun soruşturulmasını istemişlerdi.
Ancak mesele soruşturulmadı…
Ya bu soruşturmanın sonuçlarından halkın bir haberi yok…
Belki de soruşturma, Devlet’in nasıl, kimler tarafından ve ne miktar zarara uğratıldığı yönünde değil de, sizlerin böyle bir raporu nasıl ve ne nedenle kaleme aldığınız noktasında derinleştirilmiştir…
Belki de işin içine Ergenekon da ithal edilmiştir; kim bilir…
Bilinen odur ki, soruşturmanın kendisi ve sonuçları [halen] suyun yüzüne çıkartılmış değildir…
Peki bu “bozuk düzen” nasıl büyük bir inatla ve pervasızca uygulanabilmektedir?..
Bu gidişin gerçek sorumlusu kimdir; kimlerdir?..
Bizce gerçek sorumlu sizsiniz… Ben, sen, o… Yani hepimiz…
Ve bilmeliyiz ki, bu çarpık düzen, bu korkunç mekanizma ve bu talan, bizlerin suskunluğu nedeniyle devam edebilmektedir…
Çünkü bizler sustukça ABD çalmakta, AB oynamakta ve parsayı da hepimizin bilip, tanıdığı malum kişiler toplamaktadır…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.