Wikileaks belgeleri sayesinde ABD’nin Ankara büyükelçileri; Eric Edelman, Ross Wilson ve James Jeffrey isimlerini ezberledik..
Peki Sir Percy Loraine (1880-1961) adını anımsıyor musunuz?
1933-39 yılları arasında İngiltere’nin Ankara Büyükelcisi’ydi.
1938’de gizlilik kaydıyla Londra’ya gönderdiği, “Notes On Leading Turkish Person Alities” adlı raporunda, genç
Wikileaks tartışmalarına ışık tutması için bu rapordan –daha önce de bu sayfada özet vermiştim- örnekler sunayım.
Bakın Sir Loraine, tanınmış Türkleri Londra’ya tanıtırken nasıl bir üslup kullandı ve haklarında neler yazdı:
Yunus Nadi Abalıoğlu: Gazeteci. Kısa boylu, şişmandır. Kelebek gözlük takar. Herhangi bir rüzgâra kapılmaya meyillidir. Vicdansız, alçak adamın tekidir.
Celal Nuri İleri: Gazeteci. Müthiş Batıcıdır. Akıllı. Saman altından su yürüten biri. Komünist eğilimi olduğu düşünülüyor.
Ahmet Ağaoğlu: İslamiyet'i seçmiş Kafkas kökenli bir Yahudi'nin oğlu. Rus gizli
Yakup Kadri Karaosmanoğlu: Minyon. Önemli özelliği olmayan bir dış görünüşe sahip. Eşi hoş ve İngilizce bilen biri.
Ahmet Ferid: Bolşevik yanlısıydı.
Kazım Özalp: Büyük olasılıkla Alman ve Bolşevik karşıtı. Poker hastası.
İbrahim Tali Öngören: Doktor. Öküz kafalı, kısa boylu.
Hasan Saka: Bolşevik sempatizanıydı.
Ali Çetinkaya: Bayındırlık Bakanı iken, yabancı şirketlerin millileştirilmesi için çalıştı.
Fethi Okyar: Moğol yüzlü. Alçakgönüllü bir insan. İngilizce bilen çok
Bitmedi…
Bu tür değerlendirme raporu yazan ilk İngiliz Sir Loraine değildi. İngiliz elçilik görevlisi, istihbaratçı G. Barclay, 18 Ocak 1907'de yazdığı 43 No'lu gizli raporunda bakın neler yazdı:
Sadrazam Kamil Paşa: Kıbrıs asıllı Musevi'dir. Yetenekli ve namusludur. Rodos'a sürülmüş İngiliz
Said Paşa: Eski sadrazam. Küçük Said Paşa denir. Çok
Hariciye Hazırı Ahmet Tevfik Paşa: Diplomatik yeteneği yoktur. Karısı Alman olmasına rağmen Almanlardan şüphelenir.
Dahiliye Nazırı Memduh Paşa: Gayet dar kafalı ve Hıristiyanlara düşmandır. Muhtelif
Ferid Paşa: Sadrazam. Almanlar tarafından
Adalet Bakanı Abdurrahman Nurettin Paşa: Birçok valiliklerde bulunmuştur. İngiliz şirketinin Fırat vadisindeki demiryoluna şiddetle karşı koymuştur. Ayrıca 1906’da İzmir-Aydın demiryoluna en fazla karşı çıkanlardan biridir. Çıkarlarını görmekten aciz son derece de dik kafalı tipik bir eski Türk’tür.
Maden, Orman ve Tarım Bakanı Selim Paşa: Beyrutlu bir tefecinin oğludur. Akıllı, ihtiraslı bir adamdır. İlerleme yolunun saraydan geçtiğini anlayınca jurnalciler arasına
Nazır Mustafa Zeki Paşa: Kuvvetli bir Alman dostudur. Fransızca, İngilizce ve Almanca bilir. Zeki değildir, kendini beğenmiş, dar kafalı, gösterişli bir adamdır.
Mabeyinci Hacı Ali Paşa: Tipik bir eski Türk’tür. Budala, hemen hemen kara cahildir. Çok yüksek mevkiine rağmen bir hiçtir.
Mabeyinci Ragıp Paşa: Sultan'a etki edecek kişilerin en önemlilerinden biridir. Saray etkisini kullanarak büyük servet
Memduh Bey: Hoş, kibar, fakat renksiz bir adamdır.
Mehmet Ali Bey: Arap İzzet Paşa’nın oğludur. Meslektaşlarını casuslamakla vakit geçirir.
Mehmet Nuri Bey: Chateauneuf isimli bir Fransız'ın oğludur. Fransa'da tahsil yapmıştır. Saray casusudur. Dış görünüşünün bütün güzelliğine rağmen tamamen çürümüş bir insandır.
Raporun özeti böyle.
"Vay efendim" ile başlayan cümleler kurmaya gerek var mı?
Dünden bugüne "diplomasi dili"nde pek değişen bir şey yok.
İngilizler’in 1920 Yılı
MUSTAFA KEMAL BİR GÖZÜNÜ YİTİRDİ
Yazılış tarihi: 27 Nisan 1921.
Londra’ya ulaşma tarihi: 4 Mayıs 1921.
Yazan: İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir H. Rumbold.
Kime hitaben
Mustafa Kemal Paşa: Orta halli bir ailenin çocuğu olarak 1881’de Selanik’te
Kurmay subaylığa hak
Bir asker olarak teşkilatçılığıyla ön plana çıkmaktadır.
1913’te askeri
Savaş sırasında
Enver Paşa ve Almanlar ile olan ilişkileri oldukça kötüdür.
Viyana’da İmparator Charles’ın taç giyme töreninde Veliaht’ın kendisinden Enver Paşa’ya karşı bir denge unsuru olarak faydalanmak arzusunda olduğu ifade edilmektedir.
1919’un ilk dönemlerinde ortaya çıkan Milli
İdare ve siyasi yeteneklerinin ve kararlılığının hiç de azımsanmayacak ölçüde olması nedeniyle mevcut konumunu muhafaza etmesini bilmiştir.
Muhtemelen kendisinin hazırladığı konuşmaları, kitleleri ve her türlü durumu başarıyla yönlendirme yeteneğine sahip olduğunu açıkça yansıtmaktadır.
Fevkalade gösterişli ve otoriter bir görünüme sahip olmakla birlikte, kendisini aşırı vatanseverlik ve dürüstlükten yoksun biri olarak suçlamak için ortada bir sebep görünmemektedir.
VAHDETTİN TESELLİYİ HANIMLARDA ARIYOR
Padişah Vahdettin: Ocak 1861 doğumludur. Şehzadelik dönemlerini çoğunlukla Boğaza nazır ikametgahında gözden uzak olarak geçiren Vahdettin, savaş öncesinde Avrupa çevrelerinde tanınmıyordu.
Türk çevrelerinde İttihat ve Terakki karşıtlığı ile bilinen Vahdettin, siyasi arenada açık bir rol
Hayli zeki bir adam olan Vahdettin samimi, gerçekten hevesli ve yapmacık olmayan bir kişiliğe sahiptir. Ülkesine hizmet etme ve hanedanlığını koruma arzusu kuvvetlidir.
Vahdettin öte yandan, ürkekliği, zayıflığı ve aşırı temkinli halleriyle tahtın belirleyici bir rol üstlenmesinin önünü kesmiştir. Buna sadece kendi kudretinin farkında olamamak denebilir. Müttefik devletler Vahdettin’in konumunu kuvvetlendirmek yoluyla kendisini bir
Türkiye’yi savaşa sürükleyen maceraperestleri ölçüsüz ifadeler kullanarak suçlayan Vahdettin,
Görünüşte kibar ama aslında ciddi bir sinir hastası olan Vahdettin, umutsuz, başarısız bir figür görünümünde olmasına rağmen, bu zor görevi vakur bir edayla sürdürmeyi başarmaktadır.
Belli bir düzeyde Fransızca bilmekte ama konuşamamaktadır. Tüm
Amerikan Gizli Belgelerinde Türk Basını:
HÜSEYİN CAHİT LÜKS
Türkiye’de bulunan Amerikan büyükelçilerinin,
Meraklı iseniz izin alıp bunlar okuyabilirsiniz. Göreceksiniz ki, Amerikalılar İstanbul pazarlarında satılan sebze ve
ABD ile yapılan ilk diplomatik (İsmet İnönü- Amiral Bristol) kavganın nedenlerini de okuyabilirsiniz bu raporlarda. Keza Amerikalıların, Kurtuluş Savaşı’na bakış açılarına da.
Mark L. Bristol, Washington’daki Dışişleri Bakanlığı’na 15 Ocak 1925 tarihli gizli mahreçli bir rapor gönderdi. Konu Türk basınıyla ilgiliydi.
Okuduklarınıza şaşıracaksınız. O halde başlayalım:
Efendim, aşağıda adları
-Hüseyin Cahit’in sahibi olduğu Tanin’in durumu iyi,
-Son Telgraf sahibi Suphi Nuri Bey şimdi biraz yumuşamış olmakla birlikte, radikal milliyetçidirler. Milliyetçiliği sömürerek servet yapmışlardır. Ana dilleri Rumca’yı çok iyi bilirler, evlerinde Rumca konuşurlar.
-Hakimiyet-i Milliye sahibi ve genel yayın müdürü Siirt milletvekili Mahmut Bey bir askerdir. Mustafa Kemal’in emrinde çalışmıştır. Cumhurbaşkanı’nın ona tam bir güveni vardır. Bu gazete yalnız Kemalistlerin körü körüne organı değil,
-İkdam’ın sahibi Ahmet Cevdet Bey, çok sayıda gayrimenkule sahip bir kimsedir. Bunlar arasında Pera’da Sıraselviler’de Belçika Büyükelçiliği yanındaki büyük apartmanı vardır. Saray’dan eskiden 150 altın lira
-Vatan’ın sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Bey asıl öğrenimini Amerikan Birleşik Devletlerde yapmıştır.
-Fransızca La Volonte gazetesi sahibi Muzaffer Bey eski askerdir. Fransızcayı yazabilecek kadar iyi bilmiyor. Çok
Soner Yalçın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.