5 Aralık 2010 Pazar

İSTANBUL’DA FAZIL SAY VAKTİ

Milliyet yazarı Meral Tamer, 23-24-25 Aralık’ta İstanbul’da yapılacak ilk BİFO & Fazıl Say Festivali’ne herkesi şöyle çağırdı:
“Türkiye’deki ilk Fazıl Say Festivali’ni kaçırmayın
Aralık ayı, benim için her yıl çok yoğun geçer. Ayın ikinci yarısında dikkatler Noel ve yılbaşı kutlamalarına çevrildiği için ne kadar iş toplantısı, ulusal-uluslararası konferans, panel, açıklanacak rapor falan varsa, ayın ilk yarısına sıkıştırılır.
Randevu defterimi geçen yıl iyice büyütmüştüm. Buna rağmen bu ay katılacağım toplantıları, davetleri, gideceğim konserleri, ayın 2. yarısındaki küçük yılbaşı partilerini defterime bir türlü sığıştıramıyorum.

“Aşkolsun Kanser” kitabım için çeşitli belediyelerin ve kadın derneklerinin düzenlediği söyleşiler ve imza günlerinin yarattığı tatlı telaş da, bu yıl aralık ayının temposuna tuz-biber ekiyor tabii.
3 bestesinin prömiyeri
Önceki gün eliminasyon usulüyle sıkı bir defter düzenlemesine girişmiştim ki, 23-24-25 aralıktaki BİFO & Fazıl Say Festivali hesaplarımı allak-bullak etti. Ben Fazıl’ı yaklaşık 15 yıldır dinlerim ve Fazıl beni her seferinde uçurur; çünkü bütün benliğiyle dokunur piyanosunun tuşlarına...
Fazıl için bugüne kadar Japonya’da, Almanya’da, İtalya’da özel festivaller düzenlendi. Hatta yanılmıyorsam Almanya’da 2 kez düzenlendi; ama büyük bir aşkla bağlı olduğu kendi vatanında düzenlenmemişti. 13 yıl önce kurduğu Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası BİFO ile klasik müzikte ciddi bir iddia ortaya koyan Borusan Grubu, neyse ki bu ayıbı giderdi.
Fazıl dünyada sadece virtüöz olarak değil, son dönemde besteleriyle de ses getiren çok yönlü bir sanatçımız. Salzburg Festivali’nin siparişi üzerine bestelediği piyano konçertosu Nirvana Yanıyor, Dortmund Konzerthaus’un sipariş ettiği İstanbul Senfonisi ile Japonların siparişi Likya Prensesi’nin Türkiye prömiyerleri, ilk kez bu festivalde yapılacak. Boşanma adlı bestesini de ilk kez dinleyeceğim.
Yeni çağın yeni sanatçısı
Boğaziçi Üniversitesi’nin 2008 haziranında Fazıl Say’a fahri doktora verdiği törende BÜ Klasik Müzik Koordinatörü Evin İlyasoğlu, “Yeni çağın yeni sanatçısı” diye tanımladığı Fazıl’ı şu cümlelerle anlatmıştı:
“Durmadan projeler üreten, yalnız usta bir piyanist olarak değil besteciliğiyle de sesini yükselten, piyanosuyla geleneksel çalgıları birleştiren, bestelerinde karmaşık Anadolu ritimleriyle caz müziğini kaynaştırabilen, kültürlerarası-çağlararası renkleri kullanabilen, geleneksel deyişi yeni teknoloji olanaklarıyla katlayabilen yeni çağın, yeni sanatçısı Fazıl Say.”
3 günlük festivalde Fazıl’dan sadece klasik müzik değil, caz da dinleyeceğiz, onun meşhur doğaçlamalarını da... Denizin dalgalarının su sesine, sonra neye, sonra insan soluğuna dönüştüğü İstanbul Senfonisi’nde, dünyanın bu en güzel kentinin tarihi, doğal güzellikleri, coşkulu yaşamı, eşsiz renkleri ve ruhani yanıyla oya gibi işlendiğini göreceksiniz.
Piyano konçertosu Nirvana Yanıyor’da ise Fazıl, sizi-beni hepimizi ama en başta da kendi coşkulu ve fevkalade inişli-çıkışlı iç dünyasını anlatıyor.
Klasik müziksever okurlarıma, dünyanın adına festivaller düzenlediği bu çok yönlü virtüözümüzü geniş bir yelpazede tanıyabilmek için ayaklarına kadar gelmiş bu fırsatı kaçırmamalarını salık veririm.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.