7 Ocak 2011 Cuma

PTT'de işten çıkarmalar sürüyor


PTT Genel Müdürlüğü'ne bağlı taşeron şirketlerde 31 Aralık'ta başlayan ve önümüzdeki günlerde de devam etmesi beklenen toplu işten atmalar yaşanıyor.
Şu ana dek İstanbul'da 105 kişi, Ankara'da da 82 işçi çıkarıldı. İşten çıkarılan işçiler toplamda 200'ü buldu.
PTT Genel Müdürlüğü'ne bağlı işyerlerinde faaliyet gösteren taşeron şirketler toplam 7 bin civarı işçi istihdam ediyor. Bu sayının "iş yoğunluğunun azalması" gerekçesi ile yüzde 10-15 oranında azaltılması planlanıyor. Yani şu ana dek 200 olan rakamın 700 ila 1000'e ulaşması bekleniyor.
"İş yoğunluğunun azalması" haklı bir gerekçe değil, bizzat PTT Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan verilere göre, halen 10 bine yakın kadrolu personel açığı var. Ayrıca kurum kâr etmeye devam ediyor. Sadece kâr oranlarında bir düşüş var, bunu telafi etmek için de işçilerin ekmeğiyle oynuyorlar. Fatura yine emekçilere çıkartılıyor.
Geçtiğimiz Mayıs-Haziran aylarında İzmir'de sendikal faaliyete katıldığı için işten çıkarılan 4 taşeron işçisi sendika aracılığıyla dava açmışlardı ve İzmir'de İş Mahkemesi işçilerin işe iadesi kararı ve buna ek olarak haksız gerekçeyle işçi çıkaran işyerinin tazminat ödemesine hükmetmişti. Mahkeme, olayın sorumlusunu taşeron şirket değil, PTT Genel Müdürlüğü olarak saptamıştı. Meclis bütçe görüşmelerinde ortaya çıkan verilere bakılırsa, PTT bu şekilde haksız gerekçeyle işten çıkarmalar sebebiyle 1 milyon 100 bin TL'ye varan tazminat ödemiş. Yani yargı üst üste böyle karar verdiği halde PTT yöneticileri bu yanlışı sürdürmekte ve haksız yere işçi çıkarmakta ısrar ediyor.

Başbakan her işveren bir işçi alsın diyor ama 'örnek olması gereken' kamu kurumları hukuksuzca ve zorbaca yapılan işten çıkarmalara göz yumuyor.
PTT Genel Müdürlüğü'nde, bankoda çalışan memurlar ve yöneticiler dışında çalışanların tamamına yakını taşeron şirket bünyesinde çalışıyor. Gönderilerin ayrımı, ulaştırma, temizlik, taşıma gibi hizmetler taşeron şirket işçileri tarafından yürütülüyor. Bu işçilerin aldığı ücret 600-650 TL civarı, artı günlük 1 TL yol ve 1 TL yemek parası alıyorlar. Ayrıca yıllık izin kullanma, hastalandıklarında doktora gitme gibi konularda çok ciddi sorunlar yaşıyorlar. Çalışma saatleri 8 saatin çok üzerinde. Şimdi bu cüzi gelirleri dahi elinden alınan insanlar resmen açlığa, ölüme terk ediliyor. Tüm bunların ötesinde, yaşananlar, anayasada bulunan "kamu hizmeti kamu görevlileri eliyle görülür" hükmüne de aykırı.
Ankara'da taşeron şirket işçilere "hiçbir hakkım yoktur, kıdem tazminatım ödendi" şeklinde ibraname imzalatmak istedi. Bunu kabul etmeyen ve diğer işçilerin de kabul etmemesi için uğraşan iki işçi işten atıldıktan sonra işyerini terk etmeme eylemi başlattılar. İşten çıkarılan işçiler, PTT Tunus Caddesi şubesinin önünde Haber-Sen üyeleriyle bir araya gelerek basın açıklaması yapmak istediler. Ancak eyleme destek vermek isteyen PTT çalışanlarına şube yöneticileri tarafından izin verilmemesi ve çalışanların yöneticiler tarafından eyleme katılmamaları için tehdit edilmeleri üzerine, sendika yetkilileri ile PTT şubesi yöneticileri bir süre tartıştılar. Kamu yöneticileri taşeron şirketin yaptığı hukuksuzluğa ve hak gaspına göz yumduğu gibi, hak aranmasına da engel olmaya çalışıyor.
Örgütlenme anayasal hak olduğu halde, taşeron işverenler örgütlenenleri işten çıkararak fiilen bu anayasal hakkı engelliyorlar. Kamu yöneticileri ve siyasiler buna göz yumarak taraf oluyorlar.
Haber-Sen ise esas olarak kamu ve özel sektörde taşeronluğun kaldırılması ve örgütlenme önündeki engellerin kaldırılması talepleriyle hareket ediyor. Sendika, Ankara'da işten çıkarılan bu iki çalışanın işe iade edilmemeleri durumunda bir direnişin örgütlenmesi için gerekeni yapacağını söylüyor. Aslında bu iki çalışan taşeronda çalıştıkları için kurum çalışanı değiller, dolayısıyla Haber-Sen'e üye olamıyorlar. Ancak Haber-Sen, sınıf dayanışması ve bir gün aynı koşulların kadrolu çalışanların da başına gelebileceği bilinciyle ortak direniş örgütlediklerini belirtiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.