7 Ocak 2011 Cuma

CHP'li belediyeler taşeronlaşmaya savaş mı açtı?


İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin taşeron işçileri kadroya aldığı açıklamasıyla CHP'nin taşeron çalışmaya yaklaşımı ve CHP'li belediyelerde işçilerin durumu tartışılmaya başlandı. Piyasalaşma basıncı altındaki belediyelerde taşeronlaşma kural haline gelirken, kadroya alınanların durumu taşeron işçilerden de beter...
Son kurultayda CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun “Kamuda taşeron işçilik kaldırılacak, işçiler ILO normlarına göre kadroya alınacak” şeklindeki vaadi ile bir kez daha gündeme gelen CHP'nin taşeron işçiliğine yaklaşımı, CHP'li İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin bazı taşeron işçileri kadroya aldığını açıklamasıyla yeniden tartışılmaya başlandı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu 2010 yılı Kasım ve Aralık aylarında taşeron firmalarda çalışan 2 bin 521 işçinin belediyeye ait İZENERJİ AŞ’de işe alındığını duyurdu. Kocaoğlu'nun “Başka bir dünya mümkün!”, “Emek dostu belediye” sloganlarının bulunduğu bilboardlar ile duyurduğu bu karar, medyada Kılıçdaroğlu'nun taşeron işçilik ile ilgili söylemlerine uygun bir adım olarak değerlendirilirken, İzmir'de CHP'li belediyelerde örgütlü olan DİSK Genel-İş'in ilgili şubeleri tarafından da olumlu karşılandı.
Ülkemizde belediye hizmetlerinin piyasaya açıldığı ve taşeronlaşmanın yaygınlaştığı bir dönemde gerçekleşen bu gelişmenin CHP'li belediyeler söz konusu olduğunda farklı boyutları bulunuyor.

İşçilerin mücadelesi ve kadro koşulları gözardı ediliyor
Taşeron işçilerin kadroya alınması tek başına olumlu bir gelişme olsa da konuya ilişkin değerlendirmelerde gözardı edilen iki husus bulunuyor. İzmir'de CHP’li ilçe belediyelerinde çalışan emekçilerin taşeronlaştırmaya ve sendikalaşmanın önündeki engellere karşı 2008 yılından beri başta Kent A.Ş.'de olmak üzere verdikleri kararlı mücadele, CHP üzerinde seçimler öncesinde ciddi bir basınç oluşturuyordu. Yandaş medya ve bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan, sık sık CHP'li belediyelerdeki taşeron çalışmaya işaret ediyordu. Verilen kararda, işçilerin mücadelesi ve beraberinde getirdiği basınç etkili oldu.
Diğer husus ise daha önce bazı CHP'li belediyelerin de taşeron işçileri belediyeye ait işletmelerde kadroya aldığı ancak buralarda taşeron çalışma koşullarını aratmayacak şekilde istihdam ettiği gerçeği idi. Nitekim, Kocaoğlu taşeron işçilerin kadroya alınması ile ilgili yaptığı açıklamalarda, sendikaların ücret sendikacılığı yapmadıkları takdirde taşeronlaşmanın ülkenin genelinde kalkacağı yönünde sözler sarf etti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı verdikleri mücadelenin ücretten ziyade iş güvencesi ile sosyal hakların ve kıdem tazminatının kazanılmasını kapsadığını söyledi. Kocaoğlu'nun bu sözleri, kadroya alınan işçilerin ücret ve çalışma koşulları açısından kazanımları olmadığına işaret ediyor.
Çankaya Belediyesi'nde de işçiler kadroya alınmıştı!
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde atılan bu adımdan sonra gözler ister istemez CHP'li diğer belediyelere çevrildi. Ülkedeki tüm belediyeler gibi, taşeronlaştırmaya yaygın bir şekilde başvuran CHP'li diğer belediyelerin, taşeron işçilerini kadroya alıp almayacağı, kadroya alınan işçilerin ise kadro ve çalışma koşullarının nasıl olacağı merak ediliyor.
Diğer yandan, CHP'nin önemli belediyelerinden biri olan Çankaya Belediyesi'nde de İzmir'dekine benzer bir süreç yaşanmıştı. Çankaya Belediyesi'nde önceki dönemde dışarıdan hizmet alımı yöntemiyle görülen belediye hizmetlerinin bir bölümü, belediyenin kendi şirketleri olan Belde A.Ş. ve İmar A.Ş.'ye ihale edilmeye başlandı. Bu çerçevede daha önce “özel” taşeronda çalışan işçiler, bu uygulamayla birlikte “belediyenin kendi taşeronuna” geçirilmiş oldular.
İşçilerin Belediyenin kendi bünyesinde olan şirketlerde çalışacak olması öncelikle büyük bir heyecanla karşılanmış, ancak bu heyecan zamanla yerini “güvencesizlik, rıza alınmadan yapılan yer değişiklikleri, geriye dönük birikmiş alacakların ödenmemesi, maaşların zamanında yatmaması, ücretlerin düşürülmesi, işten atma tehditleri, sendikasızlaştırma” uygulamalarına bıraktı.
CHP'li Çankaya Belediyesi, yaklaşık 9 dönemdir Belde A.Ş. içinde yetkili sendika olan DİSK'e bağlı Sosyal-İş’in yetkisine işkolunu gerekçe göstererek itiraz etti. Aynı nedenle, 2009 sonunda sona eren toplu iş sözleşmesini de yenilemedi. Belde A.Ş. ile Sosyal-İş arasında hukuksal süreç devam ederken, yerel seçimlerde dillendirilen “Yeni Toplumcu Belediyecilik” sloganının Belediye şirketlerinde çalışan işçiler açısından anlamı sendikasızlaştırma ve bunun sonuçları oldu.
Belediyeye bağlı bir diğer şirket olan İmar A.Ş.'de 2010 Ocak’ta Sosyal-İş Sendikası ile toplu iş sözleşmesi imzalanmış olsa da, İmar A.Ş. işçileri için sorunlar bitmedi. Bu sorunların başında, İmar A.Ş. yönetiminin altına imza attığı toplu iş sözleşmesi hükümlerini uygulamaması gelirken, Belde A.Ş. ile benzer şekilde, maaşlar zamanında yatırılmıyor, işçi sağlığı ve iş güvenliğinin gereklilikleri yerine getirilmiyor, geriye dönük birikmiş alacakların bir kısmının ödemesi yapılmıyor ve işçinin rızası alınmadan yer değişiklikleri yapılıyor.
Kadıköy Belediyesi taşeron cehennemi
Kadıköy'de CHP'li belediyede ise taşeronlaştırma oldukça yaygın durumda. Belediyede, temizlik, park-bahçe ve zabıta işleri taşeron firmalar eliyle yürütülüyor. Belediyenin faaliyetlerinin önemli bir kısmına denk düşen söz konusu işler aynı zamanda istihdamın büyük kısmını kapsıyor. Kadıköy Belediyesi'nde bugün toplam çalışanlar içerisinde kadroluların oranı beşte bire kadar düştü.
Son olarak 2009 yılının Temmuz ayında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle Genel-İş'e üye işçiler greve çıkmışlardı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun “taşeron çalışmaya kaldıracağız” sözünü ettiği meşhur kurultay konuşmasından hemen sonra gerçekleştirilen greve katılan işçiler, aynı zamanda taşeron çalışmayı protesto etmişlerdi. Grevde sendikanın üzerinde durduğu konulardan birisi de taşeron çalışma idi.
İstanbul'da Kadıköy Belediyesi ile sınırlı olmayan yaygın taşeronlaştırma, Ataşehir, Kartal ve Maltepe Belediyelerinde de görülüyor. CHP'li Ataşehir Belediyesi'nde taşeron işçi olarak çalışan Mevlüt Macit, yaz başında Kadıköy'de sağanak yağış nedeniye taşan Kurbağalıdere'de kaybolarak hayatını yitirmişti. Belediyenin temizlik işlerini üstlenen Altaş adlı taşeron şirket, aynı zamanda CHP'li Kadıköy, Maltepe, Kartal, Bakırköy, İzmir ve Çanakkale belediyelerinin de temizlik işlerini yürütüyor.
İzmir'in ilçelerinde direniş var
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde park ve bahçeler kısmında çalışmakta olan ve taşeron firmaya bağlı işçiler, iş güvencesi ve belediye bünyesinde çalışmak istediklerini söyleyerek 2009 yılının hemen başında açlık grevi düzenlemişlerdi.
İzmir’in Karşıyaka Belediyesi’nde çalışan 290 işçi 2009 1 Mayıs'ında işlerine son verilmesinin ardından direnişe başlamışlardı. 290 işçinin işten çıkarılmasının sebebi ise belediyenin, temizlik ve fen işlerini, yıllardır ihale ettiği kendi şirketi Kent A.Ş. yerine başka bir taşeron firmaya vermesi idi. İşten çıkartılan Kent A.Ş. işçilerinin uzun soluklu direnişi çok ses getirmişti.
Kasım 2009 sonunda CHP'li İzmir Buca Belediyesi'ne bağlı taşeron şirkette çalışan 7 işçi işten çıkarıldı. Bunun üzerine işçiler bir direniş başlattılar. Oysa, 2009 yerel seçimleri öncesinde CHP’li Buca Belediye Başkanı “Taşeron işçi kalmayacak, tüm taşeron işçilerimiz sendikalı ve her türlü sosyal hakka sahip olacak” demiş ve seçim çalışmalarını böyle yürütmüştü.
Belediye hizmetleri piyasalaşma baskısı altında
Belediye hizmetlerinin giderek daha fazla oranda taşeron firmalar eliyle yürütülmeye başlanması, yalnızca CHP'li belediyelerin değil tüm belediyelerin sorunu haline geldi. 1980 ile başlayan neo-liberal dönüşümlerden, yerel yönetimlere düşen pay, belediye hizmetlerinin piyasaya açılması, belediyelere ait işletmelerin özelleştirilmeye başlanması ve bir piyasa aktörüne dönüşen belediyelerin borç batağına saplanması oldu.
Daha önce belediyeleri fonlayan İller Bankası'nın tasfiye edilmesi, merkezden aktarılan bütçelerin siyasal saiklerle şekillendirilmesi ve küçülmesi ile birlikte belediyeler yerli ve yabancı finansal kuruluşlardan kaynak bulma yoluna gittiler.
Bütçe kısıtlarıyla hareket eden belediyeler, hizmet verici değil ihaleci kuruluşlar haline geldiler. Belediye faaliyetlerinde şirketleşme ve hizmetlerin piyasa koşullarına göre fiyatlandırılması ile de belediyeler kamusal kimliğinden bir ticari kuruluş kimliğine büründü. Dolayısıyla, CHP'li belediyelerde taşeron işçilerin kadroya alınmalarının ardından da, çalışma koşullarının değişmemesini ve yaşadıkları sorunları bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor.
Son dönemde Kamu Yönetimi Reformu ile yerelleşme girişimlerinin de, yerel yönetimlerin bütünüyle piyasaya terk edilmesi gibi bir boyutu olduğu tartışma konusu yapılmıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.