
Üniversite ve eğitim araştırma hastanelerinde performans sisteminin uygulanmasının bilimsel üretim ve eğitime geri dönülemeyecek zararlar vereceğini belirten öğretim üyeleri, Sağlık Bakanlığı’nı uyarmak için sokağa çıkıyor.
Üniversite hastanelerinde 31 Ocak tarihinden itibaren performans sistemine geçilmesi planlanıyor. Bu tarihin, üniversite hastaneleri için karanlık bir dönemin başlangıcı olacağına dikkat çeken öğretim üyeleri, üniversite hastaneleri ve eğitim araştırma hastanelerinde performans sistemine karşı durmak için harekete geçti. İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden bir grup öğretim üyesinin çağrısı ile bir araya gelen yüzlerce öğretim üyesi İstanbul’da bir toplantı yaptıktan sonra şimdi de Ankara’da bir toplantı ve basın açıklaması ile itirazlarını dile getirecekler.
200’ü aşkın öğretim üyesi bir araya geldi
İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden 200’ü aşkın öğretim üyesi geçtiğimiz pazartesi günü şu temel isteklerle bir araya geldiler:
Üniversite hastanelerinde performansa dayalı olarak çalışmak istemiyoruz.
Tıp eğitiminin çöküşüne seyirci kalamayız.
Para kazanmak için daha çok hasta bakmak değil, eğitim ve araştırma yapmak, nitelikli sağlık hizmeti vermek istiyoruz.
Geçtiğimiz pazartesi günü Prof. Dr. Tunçalp Demir, Prof. Dr. Nergis Erdoğan, Prof. Dr. Taner Gören, Prof. Dr. Özgür Kasapçopur, Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu, Prof. Dr. Huri Özdoğan, Prof. Dr. Süleyman Özyalçın, Prof. Dr. Rezzan Tuncay, Prof. Dr. Raşit Tükel’in çağrısı ile yapılan toplantı İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalındaki 1933 Reform Amfisi’nde gerçekleştirildi.
İmzalar toplanıyor
Kaygıların paylaşıldığı, önerilerinin tartışıldığı coşkulu bir toplantının ardından, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne ulaştırmak üzere bir metin kaleme alınarak imzaya açıldı. Üniversite rektörlüklerinin de performans sisteminin arkasında duramadıkları biliniyor. Performans sisteminin bilimsel üretim ve eğitime vereceği zararın yanı sıra, genelde diğer hastanelerde tedavi edilemeyen hastaların bakıldığı üniversite hastanelerinin performans sistemi üzerinden değerlendirilmesi bu açıdan da gerçekçi görünmüyor.
İmza Metni’nden
Bu yeni düzenleme, eğitim, araştırma ve hizmetin birlikte yürütüldüğü, tanısı ve tedavisi zor hastaların bakıldığı özerk ve akademik kurumlar olan üniversite hastanelerinin, asıl amacı kamu hizmeti sunmak olan Sağlık Bakanlığı'na bağlı hizmet hastanelerine dönüştürülmesine ve akademik yapılanmasının üniversiteden bir yüksek okul konumuna dönüştürülmesine neden olacak. Tüm bu gelişmeler, Tıp Fakültelerinin varlıklarını sürdürebilmek için sadece kamu hizmeti üretmek zorunda kalmasına, eğitim ve araştırmanın mesai saatleri dışında sürdürülebilen etkinlikler olarak görülmesine
neden olacak ve sonuçta alt yapısı oluşturulmadan açılan yeni Tıp Fakülteleri ve artırılan öğrenci kontenjanlarıyla birlikte, tıp eğitimini çöküşe götürecek, iyi hekim yetişmesini ve hastaların nitelikli sağlık hizmeti almasını engelleyecek.
Toplantıda, çeşitli önerilerin yanı sıra diğer üniversitelerdeki öğretim üyelerine, 22 Ocak 2011 tarihinde Ankara'da çeşitli üniversitelerden temsilcilerin katılımıyla bir toplantı ve ardından basın açıklaması yapılması için çağrıda bulunulması kararı alındı.Bu yeni düzenleme, eğitim, araştırma ve hizmetin birlikte yürütüldüğü, tanısı ve tedavisi zor hastaların bakıldığı özerk ve akademik kurumlar olan üniversite hastanelerinin, asıl amacı kamu hizmeti sunmak olan Sağlık Bakanlığı'na bağlı hizmet hastanelerine dönüştürülmesine ve akademik yapılanmasının üniversiteden bir yüksek okul konumuna dönüştürülmesine neden olacak. Tüm bu gelişmeler, Tıp Fakültelerinin varlıklarını sürdürebilmek için sadece kamu hizmeti üretmek zorunda kalmasına, eğitim ve araştırmanın mesai saatleri dışında sürdürülebilen etkinlikler olarak görülmesine
neden olacak ve sonuçta alt yapısı oluşturulmadan açılan yeni Tıp Fakülteleri ve artırılan öğrenci kontenjanlarıyla birlikte, tıp eğitimini çöküşe götürecek, iyi hekim yetişmesini ve hastaların nitelikli sağlık hizmeti almasını engelleyecek.
Ankara’da toplantı ve basın açıklaması
Bu etkinliğin, “tıp fakültelerini temsilen bir araya gelmiş öğretim üyelerinin, kendilerini bir inisiyatif olarak tanımlamalarının ilk adımı” olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirten çağrıcılar, performans sistemnin etkilerini ise şöyle anlatıyor:
“Eğitim, araştırma ve hizmetin birlikte verildiği, özerk ve akademik kurumlar olan üniversite hastaneleri, Sağlık Bakanlığı'na bağlı hizmet hastanelerine dönüşecek, Tıp Fakülteleri ise yüksek okul konumuna getirilecektir. Eğer dayatılan yeni uygulamalara karşı konulmaz ise, tıp eğitiminin çöktüğünü, araştırmaların yapılamadığını, nitelikli sağlık hizmetinin verilemediğini göreceğiz, üstelik de sesimizi bile çıkartmadan!”
Bugün Ankara’da, saat 10.30’da Ankara Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Sarı Salon’da “Tıp Fakülteleri ve Üniversite Hastanelerindeki gelişmeleri değerlendirmek, çözüm önerilerini tartışmak ve ortak eylem planı oluşturmak” amacıyla bir araya gelecek olan öğretim üyeleri, 12.30’da da bir basın açıklaması yapacaklar.
Prof. Dr. Tunçalp Demir soL’a değerlendirdi
Üniversite hastanelerinde performans sistemine karşı başlayan hareketin çağrıcılarından Prof. Dr. Tunçalp Demir, süreci soL Portal’a değerlendirdi. Planlananın tam bir performans sistemi dahi olmadığını, bakılan hasta kadar para alınacak bir sistem öngörüldüğünü belirten Demir, “Yani Üniversiteler ( Eğitim Hastaneleri de buna dahil), kar amacıyla çalışan kurumlar olacak, birer hizmet hastanesi konumuna getirilecektir. Hizmet Hastanesi konumuna getirme ve Sağlık Bakanlığına bağlama süreci ise – Marmara Tıp Fakültesinde olduğu gibi- Üniversite Hastanelerini önce zor duruma düşürüp ardından yardım ister misiniz deyip, yardım karşılığında yönetimi tümüyle bakanlığa bağlayıp Üniversite özerkliğini ortadan kaldırmaktır. Aynen İMF politikalarında olduğu gibi. Bir sonraki aşama ise çıkacak olan Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile bu Kurumların özel sektöre devridir” dedi.
Üniversite hastanelerinin özgün konumuna dikkat çeken Demir, “Tüm dünyada da Üniversite Hastaneleri, 3. basamak yani diğer sağlık kuruluşlarında çözümlenememiş hastaların bakıldığı yerlerdir. Performans sisteminde, bir reçete tekrarı yapmak ile zor bir hastanın çözümlenmesi aynı şekilde ücretlenmekte, bunun sonucu ise hekimlerin zor olgulardan kaçmalarıdır. Riskli hastalara kimse bakmak istemeyecek ya da zor ameliyatlara girmek istemeyecektir. Bu performans sisteminden hastalar da zarar görecektir” dedi.
Bu uygulama ile üniversitelerin asli işlevi olan eğitim ve bilimsel araştırmanın ikinci planda kalacağına dikkat çeken Demir, “Bunun örneğini Marmara Üniversitesinde yaşamaktayız. Öğretim üyeleri poliklinik yapmaya zorlanmakta ve ders ve eğitim mesai saatleri dışına kaydırılmaktadır. Önümüzdeki dönemde Tıp Fakültelerinden iyi hekim yetiştirilmesi mümkün olamayacaktır” dedi.
Performans sisteminin hekimlerin özlük haklarına bir saldırı anlamına da geldiğini belirten Demir bu durumu şöyle anlattı:
“Bu sürecin sonunda aslında hekimlerin para kazanma şansı da yoktur, çünkü önümüzdeki süreçte hastaneler sabit bütçe uygulamasına geçilmesi planlanmaktadır. Bunun anlamı ise ortadaki pastanın sabit oluşudur. Yani hekimler ancak birbirlerinin payından alabileceklerdir. bu da hekimleri birbirine düşürme riski taşımaktadır. Performans sistemiyle elde edilecek olan gelir ise emekliliğe yansımayacak ve hekimlerin gelecek kaygısını arttıracaktır.”
Tüm bu nedenlerle performans sistemine karşı bir hareket başlattıklarını belirten Demir, “tıp eğitimi ve araştırmanın ciddi derecede etkileneceğini ve bunun yanı sıra halkımıza sunduğumuz nitelikli sağlık hizmetinin de sürdürülemez hale geleceğini, bu konudaki kaygıları ve sorunları kamuoyuna ve ilgili mercilere iletmek için” bir araya geldiklerin söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.