Şimdi isterseniz o iki cümlenin ve bence sonra söylediklerini üzerinde duralım.. Ne diyor İzmir milletvekili Prof.Dr.Güler TÜRKLERE hakaret eden bir BDPli milletvekiline;
“KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİ BANA BAĞIMSIZLIKÇILIK VE İLERİCİLİK GİBİ YUTTURAMAZSINIZ. TÜRK ULUSU İLE KÜRT MİLLİYETÇİLİĞİNİ EŞİT, EŞDEĞERDE GÖRDÜREMEZSİNİZ. Değerli arkadaşlarım AKP ve BDP işbirliğinin yaptığı şey tektir. Türkiye’de KÜRT SORUNU YOKTUR. Türkiye’de SİZ sorunu TÜRK SORUNU yaptınız. Bundan sonra biz savunmadayız. Bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız.” yanıtını vermiştir.
Öncelikle ne denilmek istendiğine bakalım…
GÜLER’in söylediği TÜRK ULUSU kavramını ETNİK KÜRT MİLLİYETİ ile karıştırmayın DEMEKTİR. AKADEMİKTİR. Kavram kargaşası nedeniyle ANLAŞILMAMASI ŞU SÜREÇTE NORMALDİR. Kastedilen “TÜRK adı bir ULUSUN ADIDIR. Bir etnik tanım değildir. Kürt adı ise etnik değerlendirilir ve SİZ BUNU TÜRK ULUSU ile eşitleyemezsiniz. DEMEKTİR.
Bu ülkede yıllardır CUMHURBAŞKANLARI VE BAŞBAKANLAR tarafından bile “Siz TÜRK derseniz biz de KÜRT deriz” denildiği için “TÜRK adının bir etnik yapı olmadığı, bir ULUS KİMLİĞİ olduğu anlatılmak İSTEMİŞTİR.…
Bu cümle sonrasında hemen birileri AYMAN üzerinden “CHP IRKÇI VE FAŞİST” SUÇLAMALARINA gittiler. Bunun NE OLDUĞUNU ANLAMAYANALAR ya sırf CHP’ye vurmak İSTEYENLERDİR ya da BİLMEDİĞİNİ BİLMEYENDİR. Hele bazılarının çıkıp bu IRKÇILIKTIR deyişi komik ve komiktir. Hele hele bir CHP’linin çıkıp İSTİFA ETMESİ ise komiklikten ötedir. Bence İSTİFASI ÖNLENMEMELİDİR bile.
Bence CHP TÜRK kelimesinin bir ULUS DEVLET kavramı olduğunu SÜREKLİ ANLATMALI ve siyasetini bunu üzerine kurmalı…KÜRTÇÜ siyaset yapanlar “Siz TÜRK derseniz biz de KÜRT deriz” dediği için TÜRK adının bir etnik yapı olmadığı, bir ULUS KİMLİĞİ olduğu anlatılmalı…
TÜRK ULUSU hiçbir zaman bir IRKA işaret etmez. TÜRK bizim ULUSUMUZUN adıdır ve DEVLETE de vatandaşlık bağı ile bağlı olan her etnik kesimdeki BÜTÜN HERKESİ kapsar. KAPSADIĞI kişilerden de KAN veya IRK’tan KAYNAKLANA aidiyet beklemez. ORTAK KÜLTÜRDEN, bilinçten, sevinçten, kederden KAYNAKLANAN bir aidiyet bekler.
Daha 1921 Teşkilat-ı Esasiyesinde ‘Türkiye Devleti’ tanımının altına imza atan Kürt beyleri, Halidi şeyhleri KÜRT değil miydi? Sorarım ….Onlar TÜRKİYE DEVLETİ ibaresinin altına İMZA atmadılar mı?
Veya 1924 Teşkilat-ı Esasiyesinin 81. Maddesindeki “Türkiye ahalisine, din ve ırk farkı olmaksızın Türk ıtlak olunur’ ifadesinin altına imza atan Kürt vekillerimiz DEĞİL MİYDİ BİZİM..
Daha 1919′da Amasya genelgesinde geçen “’Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözündeki MİLLET KİM İDİ? Kurtuluşa destek veren Kürt kökenliler, KÜRT MİLLETİNDEN Mİ BAHSEDİYORDU?
ELBETTEKİ BURADA ADI GEÇEN daha 1100’lü yıllardan beri AVRUPA’NIN bize verdiği isimle TURCHİA MİLLETİDİR. Osmanlı bir İMPARATORLUK olduğu için ve MİLLET kavramına dayandığı için halkını MÜSLÜMAN VE GAYRİMÜSLÜMA olarak ayırmıştır. Bu nedenle gayrimüslümlerden vergi almadığı gibi onları ASKERE de göndermemiştir.
O İSLAMCI YANDAŞLARIN beğenmedikleri İTTİHATÇILAR sayesinde EŞİT BİREY kavramı getirilmeye çalışılmış ve HERKES EŞİT görüldüğü için GAYRİMÜSLÜMLERDEN DE VERGİ ve ASKER alınmasına başlanmıştır….Bu nedenle TURCHİA denilen bölgede TÜRK adı BİR MİLLETİN adıydı. COĞRAFYANIN adıydı. Bu nedenle Türkmen, Kürt, Çerkez, Arap, Rum, Ermeni, Musevi vb. herkes kendini TÜRK MİLLETİ olarak görür ve DIŞARIDAN DA GÖRÜLÜRDÜ.
Türkmen de TÜRK MİLLETİNİN unsurlarından biriydi diğerleri gibi…..CUMHURİYET ile bu TÜRK MİLLETİ kavramı DİL önderliğinde MİLLETİN BİRLİĞİNİ SAĞLAMAK için kullanılmış ve BAŞARILI da olunmuştur. MUSEVİLERİMİZİ, ERMENİLERİMİZİ VE RUMLARIMIZIN 1930’lu yıllarda ibadet dillerini de TÜRKÇE’YE çevirmesinden ve HRANT DİNK’in de “ben Türküm” deyişinden de bu anlayışın BAŞARILI olduğunu rahatlıkla ANLAYABİLİRİZ.
ANCAK özellikle 1980 ÖNCESİ dönemde bence BÜYÜK BİR HATA YAPILDI. BİRİLERİ bence YABANCI KAVRAMLARDAN DA etkilenerek “TÜRK” kavramını bir MİLLETİN adı olmak yerine bir ETNİK ya da IRK noktasında KULLANMAYA BAŞLADILAR.
İşte 1980’in o politize olmuş ortamında TÜRK kavramını IRK düzeyine indirgeyenler nedeniyle dışarının da BÜYÜK ÇABALARIYLA kendilerini KÜRT olarak görmeye başlayanlar SİZ TÜRK iseniz biz de KÜRTÜZ demeye başladılar. İşte bu AFFEDİLEMEYECEK KADAR BÜYÜK BİR HATAYDI.(bu nedenle TÜRK-KÜRT kardeştir cümlesinin de aslında bu iki kavramı ETNİK OLARAK GÖSTERİP ÇIKARLARI için kullananlarca çıkarıldığını düşündüğümü ve bu cümleyi ayrımı önleyecek diye kullananların aslında AYRIMA neden olacakların ekmeğine yağ sürdüklerini de düşünerek dikkatli kullanmalarını gerektiğini düşündüğümü de belirtmek isterim)
AÇILIM denen süreçte de SIRF BU NEDENDEN dolayı insanların KARŞILARINDAKİLERİ öteki göreceklerini ve AYRIŞMANIN DAHA DA BÜYÜYECEĞİNİ sık sık tekrarlamıştı. SANIRIM geldiğimiz süreç de AÇILIM denen kavramın AYRIŞTIRMAYA ne kadar HİZMET ettiğini bizlere göstermektedir.
Ulusun birliğini SAĞLAYACAĞIZ diyerek DEVLETİN başlattığı bu sürecin saptırma ve hatalarla tam tersine İŞLEDİĞİ artık bir gerçektir. Belli bir kesimin beğenmediği İTTİHATÇILARI sadece kendi çıkarları için OLUMSUZ göstermeye çalışanlar İYİ İNCELEMİŞ OLSALARDI bu parçalanma sürecinde yaptıklarını ve yapamadıklarının BİLİP DERS ALMIŞ OLSALARDI aynı HATAYA düşmeyeceklerdi emin olun.
İttihatçılar da kısmen de olsan iş başına geldikleri 1908 yılından sonra İTTİHAD-I ANASIR dedikleri parçalanmayı önleyeceklerini düşündükleri ETNİK UNSURLARIN BİRLİĞİ kavramına DAYANMIŞTI. Onlar da saf bir şekilde bu sayede PARÇALANMAYI ÖNLEYECEKLERİNİ düşündüler ama DIŞARIDAN VE dışarının elde ettiği İÇERİDEKİ İŞBİRLİKÇİLERİNİN müdahelelerini GÖZARDI etmişlerdi.
Bizlerin meclis tutanaklarını inceleyerek gördüğümüz en ufak çıkartılan kanunda bile İTTİHATÇILARA KARŞI Ermeni, Musevi, Arap, Kürt ve Rum Milletvekillerinin KARŞI ÇIKIŞLARINI ve Ermeni, Musevi, Arap, Kürt ve Rum MİLLİYETÇİLİKLERİ yapmalarını GÖRMÜŞ OLSALARDI BUGÜN yapmaya kalktıkları AÇILIM SÜRECİNİN de bu müdahelelerle TAM BİR PARÇALANMAYA gideceğinin ANLAYABİLECEKLERDİ.
İttihatçılar da ETNİK UNSURLARIN BİRLİĞİ politikasını 1908’den 1913’e kadar sürdürmeye devam etti ama 1912-13 BALKAN SAVAŞLARI SONUNDA devletin PARÇALANMAYA GİDECEĞİNİ anladığı için BUNDAN VAZGEÇTİ ve UUS DEVLET oluşturma sürecini BAŞLATMA CESARETİNİ GÖSTERDİ. Ziya Gökalp’in İLK KEZ KULLANDIĞI TÜRK MİLLETİ kavramı ülkede kendini MİLLET GÖREN HERKESİN Batılılaşma, Türkleşme ve İslamlaşma sınırları içerisinde HERKESİ KAPSAYACAK hale gelmişti ama BUNUN DA HATALARI ortaya çıkmaya başlamıştı.
Özellikle kurtuluş çabaları içinde görülen OSMANLICILIĞIN balkan savaşlarında Osmanlı olarak bilinen Arnavut ve Romenlerin ayrışması nedeniyle SONA ERMESİ ve ardından başlayan I.dünya savaşında da İSLAMLAŞMA’nın Arapların halifeyi dinlememesi nedeniyle de SONA ERMESİ bu süreçte sadece TÜRKLEŞMEYİ ortada TEK ÇÖZÜM olarak bırakmıştı.
ATATÜRK de bu SÜRECİ ÇOK İYİ ÖZÜMSEMİŞTİ.
Ülkenin kurtarıldığını AMA HALA BİR BİRLİK OLAMAMA sorunu olduğunun farkındaydı. Bu nedenle savaş sırasında FARKLI ETNİK YAPILARI gereği İŞGAL DEVLETLERİNİ desteklemek zorunda kalan, karışık siyasi yapı nedeniyle AYRIŞMAK ve bazıları da AYRI BİR DEVLET KURMA yanlışına sapmış değişik grupları 1931 yılında kendi el yazılarıyla yazdığı MEDENİ BİLGİLER kitabında da belirttiği gibi “TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA (halklarına değil dikkat edin. Orada bile ayrıştırma yapmamaya dikkat edilmiştir.) TÜRK MİLLETİ denir ”cümlesine BİRLEŞTİRMİŞTİR.
Nihayet HERKESİN ORTAK OLARAK KULLANDIĞI TÜRK DİLİ üzerinden BÜTÜN FARKLI kesimler BİRLEŞTİRME yoluna gidilmiş ancak bu birleştirme sürecinde de DIŞARIDAN GELEN MÜDAHELE VE İŞBİRLİKÇİLEİR nedeniyle de Şeyh Sait, Ağrı İsyanı ve Menemen isyanı gibi süreci BALTALAYAN olaylarla karşı karşıya kalınmış ve DEVLET kavramının gerektirdiği BİRLEŞMENİN ÖNÜNDEKİ engellere de TEPKİ VERİLMEK ZORUNDA KALINMIŞTIR.
Nitekim Lozan’da AZINLIK HAKLARI statüsünde kazanılan haklarıyla GAYRİMÜSLÜMLERİMİZ DE 1926 yılındaki DİNİ KURALLARA dayalı kanunlarımızdan daha EVRENSEL ve LAİK olan MEDENİ KANUN sayesinde EŞİT HAKLARA kavuştukları içindir ki Lozan2dan kalan Azınlık haklarından FERAGAT ETMİŞLERDİR.
BAZILARININ bu açılım süreci ile DEVLETİN ‘Kuruluş Felsefesi’nin ve ulusal birliğin tahkimini sağladığını DÜŞÜNMELERİ üzgünüm ama maalesef EĞER GEREKEN ÖNLEMLER ALINMAZ İSE bizi Balkan Savaşları ve I. Dünya savaşlarındaki PARÇALANMAYA GÖTÜRECEK bir süreç olacaktır.
AKP’nin devleti ele geçirmesi sonrası medyanın da eline geçmesi ile ŞEHİT CENAZELERİNİN saklanması ve AÇILIM üzerine AYRIŞMA OLMASIN diye olumsuz haberlerin YAPILMAMASI DA bu PARÇALANMA sürecine sanıldığının aksine etki YAPARAK bazı şeyleri gözlerden kaçırarak GÖRÜLMEMESİ nedeniyle TAM TERS ETKİ yapacak ve TÜPÜN İÇİNDEN ÇIKAN DİŞ MACUNU gibi bizleri ve Türkiye’yi GERİ DÖNÜLEMEYECEK bir noktaya getirecek ve getirmiştir.
SON SÖZ OLARAK aslında TÜRK ULUSAL KİMLİĞİNİN, Türkmenlerimizin, Kürtlerimizin, Ermenilerimizin, Lazlarımızın, Çerkezlerimizin de ortak kimliği olduğu, Türk Kimliği’nin ise bu ULUS KİMLİĞİ ile aslında FARKLI bir şey OLMADIĞINI SAVUNMANIN VE HALKIMIZA BUNU SÜREKLİ ANLATMAKTAN BAŞKA BİR ÇÖZÜMÜMÜZÜN olmadığını söylemek durumundayım.
Yıllardı anlatılan artık ULUS DEVLETLER bitti safsatası da artık son bulmalı. Bu deyiş SADECE ULUS DEVLETLERİN bitirilmesinin istendiği yerlerde KULLANILMAKTADIR nedense… Aynen GLOBALLEŞME kavramının da ABD’de bilinmeyip sadece BİZDE YÜRÜRÜLÜLÜĞE sokulması gibi. Bu kavramları bizd kullanan yabancıların çoğunun kendi ulus yapılarını KORUDUKLARINI ve korumak için de çok şeyler yaptığını GÖRMELİYİZ…
Çünkü TAM TERSİNE Ulus devletler bitmiyor aksine ULUS DEVLET olmayanlar PARÇALANMAYA YIKILMAYA başlıyor. Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Irak, Libya, Afganistan, Suriye…Ve eğer biz de ULUS DEVLET yapımızı BOZMAK İSTEYENLERE ALET olur ve bozmak isteyenleri GÖRMEZ İSEK aynı oyuna biz de geleceğiz ve İNANIN Ulus devlet yapımızın bozulduğu, Sünni, Alevi, Türkmen, Kürt, Laz, Ermeni, bağımsızlıkçı, liberal, ULUSALCI gibi bilinçli olarak yaratılan ayrışmış yapımızla SIRA BİZE DE GELECEKTİR.
MEHMET EMİN ELMACI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.