3 Ocak 2011 Pazartesi

Körler ve Cahiller

Emre Kartal

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Diyarbakır Belediyesi ziyaretini sert bir dille eleştirmiş ve “ iki dilli tabelaların bulunduğu belediyenin ziyaret edilmesini” kınamıştı. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama ise çok düşündürücüydü: “Herhangi bir iki dilli tabela görülmedi.”


Görmemişti Cumhurbaşkanı Gül. Ancak halkla hatıra fotoğrafı çektirirken arkasında iki dilli bir pankart vardı ve her ana haberde en az bir kez ekrana gelen iki dilli tabelalar ve Selahattin Demirtaş’ın bu konudaki açıklamaları vardı. Ancak görmemişlerdi işte. Bakıp görmemişlerdi…

“... hass...r ve Güroymak”

Bahçeli aslında konuya eksik değindi. Kısa bir süre önce devlete karşı “hass…r.” diyen Belediye Başkanı, ziyaret edilen Osman Baydemir değil miydi?

“Güzel şeyler olacak” diye çıkmıştı bu yola aslında Gül. Hani bir ilçe vardı, Gül’ün Kürtçe adını telaffuz ettiği. “Güroymak”. Gül, “Norşin” demişti. Aslında ilçenin adı 1972’ye kadar “Norşin”miş sonra değiştirilmiş. Peki, Gül’ün eski adı kullanma amacı neydi? Bunun cevabını bilmiyorum ama kimlerin nasıl kullandığını biliyorum. BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş şöyle demişti: “Norşin'e ‘Norşin' diyen sizsiniz. Şimdi bizim ‘Kürdistan' dememize niye kızıyorsunuz?” Demokratik açılımın tek getirisi bölücülere cesaret vermek oldu zaten. Şu an Norşin belediyesinin resmi internet sitesine girdiğinizde Kürtçe ve Türkçe karşılama mesajıyla karşı karşıya kalıyorsunuz ve bunu tüm BDP’li belediyeler kullanıyor.

TBMM başkanı ve İçişleri bakanı konuyu takip ettiklerini söylüyor sert demeçler veriyorlar. Ancak tabelalar asılmaya devam ediyor. Son olarak da Cizre Belediyesi iki dilli tabelalara geçti. Devlet adeta bir acizlik içinde, sudan çıkmış balık durumuna düşmüştür. Bölünme nutukları atılırken iktidar lafla peynir gemisi yürütmeye çalışmaktadır. Hükümet acilen bu durumu engellemelidir.

“…Osmanlı ve Türklük…”

İktidar kanadından muhalefet kanadına geçildiğinde de bir körlük değil cehalet kaplıyor dört bir yanı. Bu bizim yorumumuz değil tabi, önemli tarihçi İlber Ortaylı Hoca'nın yorumu. Yeni CHP’nin lideri Kılıçdaroğlu “Osmanlı’da Türk olmak ayıptı” yorumları yaparken neyi amaçladığını biz yine anlamakta zorlandık. Aynı iktidarın “güzel şeyleri” gibi. İlber Hoca, çok güzel bir cevap vermiş Kılıçdaroğlu’na ki, aslında bu cevap iktidar ve Cumhurbaşkanı'na da verilmiş bir cevap olarak görülebilir: “Osmanlı’da Türk olmak ayıp değildi, ama şimdi ayıp.”

Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bir konuşmasında şöyle diyor: “Kürtçülüğe de Türkçülüğe de karşıyım.” Bir başbakan bölücülükle o ülkenin öz kültürünü savunmayı bir tutuyor ve bunlara karşı olduğunu söylüyor. İlber Hocaya katılmamak gibi bir şansımız yok bile.

“…yeni Türkiye Cumhuriyeti…”

Türklük ve Türk Milliyetçiliğinden nefret eden, teslimiyetçi ve omurgasız bir iktidarın yanında onunla aynı sistemin farklı bir fraksiyonu olan “yeni” bir CHP. Benzer söylemler, benzer siyasetler. ABD’deki Demokratlar, Cumhuriyetçiler ayrımını(!) bile gölgede bırakacak bir yapıya doğru ilerliyor Türkiye. Ve bu durum geçmişte CIA ajanlarınca kitaplara yazılmış. Türklüğün ve Türkçülüğün ayıp olduğu bir “yeni” Türkiye’yi daha iyi anlamak için okunacak bir kitap “Graham Fuller – Yeni Türkiye Cumhuriyeti” Türkiye’de Körler ve cahiller birbirlerini ağırlıyor ve bu cennet vatan bölünme eşiğine gidiyor. “Allah bu millete yeni bir İstiklal Marşı yazdırtmasın.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.