Wikileaks belgeleri açıklandı ve bir bilgi bombardımanı yaşandı. İşte ilk üç günün sonunda ciro: Wikileaks’ten geriye hangi somut bilgiler ve hangi iddialar kaldı?
Wikileaks belgelerinin yayınlanmasıyla birlikte, dünya ölçeğinde hemen hiçbir şey değişmedi. Bilinen gerçeklerin ötesinde ne ABD dış politikasına dair yeni bir ışık tutuldu, ne de çok büyük skandallar ortaya saçıldı.Ancak en fazla belge çıkan ikinci ülke olan Türkiye’de, belgelerdeki ayrıntılar birtakım somut gerçekleri ve iddiaları ortaya çıkardı. Medyadaki bilgi kirliliği içerisinde kaybolmamak için, madde madde Türkiye’ye dair ortaya çıkanları sıraladık.
Gerçekler:
* Savunma Bakanı Vecdi Gönül, Amerikalılar’a laf taşıyor, AKP içindeki diğer isimleri Amerikalılar’a çekiştirmekten çekinmiyordu. Gönül, o dönem Abdullah Gül’ün başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu için “olağanüstü tehlikeli biri” dedi. (Medya bu sözleri Gönül değil Amerikalılar söylemiş gibi sunmayı sürdürüyor.)
* Dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Amerikalılar’a laf taşıyordu. 4 Haziran 2005’te gerçekleşen kabine değişikliğinin iki gün sonrasında Güler Amerikalılar’a değişikliğin sebebini “Erdoğan’ın, Gül ve çevresinin kendi politikasına ne kadar zarar verdiğini fark etmesi” olarak açıkladı.
* Şaban Dişli Amerikalılar’a laf taşıyor. Dişli, Amerikalılar’a Nimet Çubukçu’yla ilgili malumat verdi.
* Sırbistan’la Bosna-Hersek’in yakınlaşmasını Balkanlar politikasının kısa vadeli hedefi olarak ortaya koyan AKP hükümeti, Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Haris Slajdzic’i “Sırplar’ın yaptığı soykırımdan bahsetmeyi bırakmaya” ikna etti. Bunu Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu Amerikalılar’a söyledi.
* AKP hükümetinin İran’la batı arasındaki görüşmelerde arabulucu olmaktaki niyetinin “İran’ı yalnızlaştırmak” olduğu açığa çıktı. 25 Şubat 2010’da William Burns’le Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu arasında yapılan görüşmede Sinirlioğlu, Türkiye’nin İran’la arabuluculuk yapmasının “İran’ı yalnızlaştıracağını” anlatarak Amerikalılar’ı ikna etmeye çalıştı. Sinirlioğlu, Suriye konusunda ise Türkiye’nin diplomatik çabalarının Suriye’yi İran’ın yörüngesinden çıkarmaya başladığını söyledi.
* Genelkurmay Başkanlığı, Türkiye’nin iç meselelerini düzenli olarak Amerikalılar’la görüşüyor. 27 Nisan e-muhtırasının ardından Amerikalılar’la görüşen Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun, “Türk ordusu Türkiye’nin laik sistemini korumak için 27 Nisan’da bunu yaptı. Ordu çatışma istemiyor. Eğer isteseydik tankları sokaklara indirirdik” dedi.
* Türkiye’de ABD’nin nükleer silahlarının olduğu bir kez daha teyit edildi. Bu bilgi daha önce de resmi belgeler ve raporlarla kanıtlanmıştı.
* AKP içinde bakanlardan milletvekillerine ve parti yöneticilerine kadar ABD’nin çok geniş bir muhbir ağı bulunuyor.
* AKP Ankara Milletvekili Yarbay Ersönmez, Amerikalılar’a laf taşıyor, Amerikalılar tarafından parti içinde muhalif bir kişi olarak biliniyor.
* AKP hükümeti ABD’nin füze kalkanının Türkiye’de kurulmasını daha 2009 yılında kabul etmişti. Hatta bunun için hevesli davranmış, ısrar etmişti. AKP, İran’ın Avrupa’ya dönük bir tehdit olduğunu da kabul etti.
* ABD, AKP hükümetinin İslamcı tonu yüksek politikalarının ABD ve Avrupa’nın çıkarlarıyla daha uyumlu olduğunu düşünüyor.
İddialar:
* Abdülkadir Aksu’nun Kürtleri kayırması, eroin ticaretine adının karışması, 20 yaşın altındaki genç kızlara düşkünlüğü ve oğlunun açık mafya üyeliği nedeniyle hükümette Aksu’ya karşı tepki oluştuğu iddia ediliyor.
* İddiaya göre Mehdi Eker, kendinden önceki Tarım Bakanı Sami Güçlü’nün yerine geçmek için ayağını kaydırdı. Hilmi Güler’in de tanık gösterildiği belgede bu olay şöyle anlatılıyor: “Bu bağlantılar ve Enerji Bakanı [Hilmi Güler], [Mehdi] Eker’in önceki bakan Sami Güçlü’yü ortadan kaldırmak için altı ay önce Rus hükümetinden gelen ve bitki sağlığı gerekçeleriyle tüm Türk meyve ve sebzelerinin ithalatını durdurmakla tehdit eden notayı Güçlü’den sakladığını ayrıntılarıyla anlattılar.”
* AKP’nin seçmen tabanını spor yoluyla kendine çekebilmek için eski Trabzonspor futbol takımı kaptanı Faruk Özak’ı Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’na getirdiği savunulan belgede, Erdoğan’ın Trabzonspor’a Başbakanlık örtülü ödeneğinden birkaç milyon dolar kaynak aktarmayı kabul ettiği öne sürülüyor.
* Nimet Çubukçu’nun Emine Erdoğan’la yakınlığı nedeniyle bakanlık görevine getirildiği iddia ediliyor.
* Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in, Londra’da buluştuğu yatırımcılara “Doğan Grubu hisselerini satmalarını” öğütlediği iddia ediliyor. Bilindiği gibi bu dönemi takiben AKP, Doğan Medya Grubu’nu astronomik vergi cezalarıyla sıkıştırmıştı.
* Başbakan Erdoğan’ın İsviçre bankalarında 8 ayrı hesabı olduğu söyleniyor. İddianın sahibi olan eski ABD Ankara Büyükelçisi Eric Edelman, bunu iki ayrı kaynaktan teyit ettiklerini belirtiyor.
* Kürşat Tüzmen’in Irak'taki petrol karşılığı gıda programındaki rüşvet olaylarına karıştığı, her türlü rüşvete açık olduğu iddia ediliyor.
* Erdoğan’ın yakın çalışma arkadaşları Hikmet Bulduk, Mücahir Aslan ve Cüneyd Zapsu’nun torpil karşılığı rüşvet aldıkları öne sürülüyor.
* Başbakan Erdoğan’ın Tüpraş özelleştirmesinde doğrudan para aldığı iddia ediliyor.
* İddiaya göre Başbakan Erdoğan, İran’da enerji alanında kendi arkadaşlarına projeler ayarladı. İran ise Erdoğan’ın bu tavrından zaman zaman rahatsızlığını dile getirdi.
* ABD’li yetkililere göre Türkiye’den Mercan Tanıtım ve Dış Ticaret ve Mühendislik Limited ile Makine Kimya Endüstrisi Kurumu ve Kolorkim Kimya şirketleri, İran’a silah satıyorlardı.
Yılmaz Özdil demiş ki :
YanıtlaSilWikiliks NOTU:
İnternetten “yalan”lar sızdırarak, interneti kanıt gösterdiler…
İnternetten “gerçek”ler yayınlandı, aman internete inanmayın diyorlar… “Furdi furdi furildi” deniyor buna!