Wikileaks'in sızdırdığı belgeler, AKP'lilerin birbirlerini bile ABD'ye şikayet ettiklerini ortaya çıkardı. AKP içinde "Bizimkiler ABD'lilere ötmüş" yorumları yapılırken, dışarıya karşı yapılan açıklamalarda tam bir kaos havası hakim.
Wikileaks’in yayınladığı ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerinde adı en çok geçen ülkelerden biri Türkiye. Türkiye ile ilgili belgelerin en çarpıcı yönlerinden biri ise, bu belgelerde Başbakan Erdoğan ve AKP’li bakanlarla ilgili pek çok iddiaya yer verilmiş olması. Belgelere göre AKP’li bakanlar ABD’lilere birbirlerini şikayet etme yarışına girmişler, hatta bizzat AKP içinden Erdoğan’a çok yakın bir isim ABD’lilere “Hükümetin geleceği yok, daha esnek bir lidere ihtiyaç var” demiş. Belgeler ikili ilişkilere etkilerinin yanı sıra bu yönleriyle de AKP içinde sıkıntı yaratmış durumda. AKP yönetiminin perde gerisinde diplomatik belgelerde “XXX” koduyla isimleri gizlenen “muhbir AKP’lileri” bulmaya çalıştığı, bu amaçla genel merkezinde bir çalışma başlatıldığı belirtiliyor. Hatta AKP’den üst düzey bir yöneticinin, “Bizimkiler ABD’lilere ötmüşler. Belki içinde bir şey yok ama parti içinde kalması gereken konuların yabancı diplomatlarla konuşulması üzdü” dediği de iddia edildi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Dışişleri Bakanlığı bünyesinde belgelerin incelendiğini söyleyerek kendilerinin ayrı bir çalışma yürütmediğini söylese de Washington’a giden raporların tarihlerine bakılarak o tarihlerde ABD’li diplomatlarla görüşen AKP’lilerin bir listesinin çıkarıldığı, kritik toplantılara katılanların da mercek altına alındığı belirtiliyor.
Perde gerisinde yürütülen çalışmalara ilişkin şimdilik pek renk verilmezken, perdenin önünde AKP’lilerin renkten renge girdiği görüldü. Konuyla ilgili çelişkili açıklamaların ardı arkası kesilmiyor. Son olarak Erdoğan’ın belgelerdeki iddiaları Türkiye’de gündeme getirenlere “alçak” diyerek hakaret etmesiyle ve belediye başkanlığı döneminde 1 milyar doları olduğunu söyleyen bir kişinin halen Ergenekon davası sanığı olarak tutuklu olduğunu hatırlatmasıyla gösterilen tepkilere bir de “tehdit” boyutu eklendi.
Erdoğan ABD’lilere “alçaklık” diyebilir mi?Belgelerin gündeme bomba gibi düştüğü Pazartesi gününden itibaren AKP cephesinde yapacağı açıklama en fazla merak edilen kişi kuşkusuz Recep Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın Pazartesi günü Libya’ya hareketinden önce yaptığı açıklamada anlamsız kelimeleri ardı ardına sıralaması panik halinde olduğuna veya sinirlenmesine yoruldu. Erdoğan o gün, belgelerin yayınlanmasıyla ilgili “Wikileaks'ın ciddiyetleri endişelidir şüphelidir” gibi anlamsız bir cümle kurmuştu.
Erdoğan, sızdırılan diplomatik belgelerde yer verilen İsviçre’de sekiz ayrı banka hesabı olduğu, Gül ve Arınç’la çekiştiği yönündeki iddiaların basına yansıması üzerine ise, işi küfürbazlığa dökerek üste çıkmaya çalıştı. Erdoğan, banka hesapları olduğu yönündeki iddialara ilişkin açıklama bekleyen muhalefet partisi liderine ve konuyu işleyen gazetelere “alçaklık” diye bağırarak hakaretler savurdu. Erdoğan’ın hakaretlerinden belgelerde bu iddialara yer veren ABD’nin nasibini almamış olması da dikkat çekti. Erdoğan, sıra ABD’ye gelince şunları söyledi: “Bu diplomatlar hakkında ulusal, uluslararası yargı çerçevesinde arkadaşlarım çalışmalarını yapıyor. Bundan sonrasını onlar düşünsün. ABD yönetimi ile de konuştuk. Zaten kendileri özür beyanında bulundular. Ama ayrıca biz bunu yeterli bulmuyoruz. Bu diplomatlarla ilgili gerekli olan tüm girişimleri yapmak durumundadırlar.”
Erdoğan, tehdit mi ediyor?“Benim abdestimden şüphem yok. Dolayısıyla namazımdan da şüphem olmaz” diyen Erdoğan’ın belgelerdeki iddiaları kendisine soran ve haber yaparak gündeme taşıyanlara yönelik “Belediye başkanlığı döneminde 1 milyar doları olduğunu söyleyen bir kişinin halen Ergenekon davası sanığı olarak tutuklu olduğu”nu hatırlatması, Başbakan’ın iddiaları dillendirenleri tehdit mi ettiği sorusunu akıllara getirdi. Erdoğan, medyaya yüklenerek kimi köşe yazarları ve gazetelerin bazen ideolojik, bazen de reyting uğruna bu tarz gazeteciliği sürdürdüğünü ileri sürdü.
Erdoğan’ın bu tehdidinin ardından dün bir açıklama yapan İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Mehmet Bedri Gültekin, İsviçre’deki hesapların adresi olarak Remzi Gür’ü işaret etti. Gültekin yaptığı basın açıklamasında kanıt olarak Erdoğan ile Gür arasında geçen bir telefon konuşmasının kayıtlarını dinletti. Daha önce başbakana ait kayıtları yayınlayan Aydınlık dergisinin bürosu polis tarafından basılmış, derginin genel yayın yönetmeni gözaltına alınmış ve daha sonra tutuklanmıştı.
Fitne mi, Teksas Tommiks mi?Devlet Bakanı Egemen Bağış, başından bu yana Wikileaks belgeleri ile ilgili aklına ilk geleni hemen dile döken, tutarsız açıklamaları ile kabinede en fazla sivrilen isim oldu. Dün TBMM Genel Kurulu’nda CHP’lileri yanıtlayan Bağış, “önceden Teksas, Tommiks okunurken şimdi WikiLeaks okunduğunu” söyledi. Bağış, CHP’lileri belgeleri fazla ciddiye almakla suçlayarak şunları söyledi:
“Sizin partinizle ilgili de çok ağır ithamlar var ama ben başkasının sızdırdığı kriptoya bakarak değer vermem. Siz koskoca ABD'nin gizli belgelerini ciddiye almayabilirsiniz diyorsanız, ABD'yi bu kadar gözünüzde büyütmeyin. Sızıntı olayından sonra ABD'nin ilk özür dilediği kişi Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanı olmuştur. Bundan sonraki süreci hep beraber takip edeceğiz. Bu kutsal çatı altında, ne iktidar ne de muhalefet partilerinin, kendilerini ABD veya başka devletlerin buradaki diplomatlarına beğendirme gibi çabası yoktur. Siz tekrar Teksas, Tommiks okumaya dönün, WikiLeaksleri de çok fazla abartmayın.”
Bağış, TBMM’deki konuşmasından sadece bir gün önce gazetecilere yaptığı açıklamada olayı bir “fitne” olarak nitelendirmiş ve kapatma davası hatırlatması yapmıştı. O gün Bağış, şunları söyledi:
“Biz partimizin kapatma sürecinde de buna benzer çabalarla karşı karşıya kaldık her seçimden önce de benzer çabalarla karşı karşıya kaldık. Genel başkanımızı siyaseten yasaklamaya kalktıklarında da buna benzer çabalarla karşı karşıya kaldık. Çok şükür Türkiye'ye halkımızın verdiği destekle Başbakanımızın önderliğinde Avrupa'nın en güçlü ekonomik ülkesi haline getirebildik.”
İsrail parmağı iddiasıGenel kurulda Teksas, Tommiks diyerek belgeleri hafife almaya çalışan AKP’lilerin kendi aralarında yaptıkları değerlendirmelerden sonra konuyla ilgili olarak “ABD içinde bir komploya” ve “İsrail parmağına” işaret ettikleri de dikkatlerden kaçmıyor. AKP bu işin arkasında İsrail’in olduğunu söyleyerek hem ABD’yi doğrudan eleştirmekten kaçınmış oluyor hem de AKP’nin İsrail karşıtı politikaları nedeniyle bir saldırıya maruz kaldığı kanısını oluşturmaya çalışıyor.
Konuyla ilgili konuşan Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, sızdırmayı, “parça tesirli, biraz da fitne çıkarmaya müsait tırnak içinde belgeler dizisi olarak görüyorum” diye niteledi. Halbuki Çiçek, bir yandan “bohçacı dedikoduları, sokak dedikoduları” olarak küçümsediği pakette hakkında en fazla belge bulunan ülkelerden birinin Türkiye olması üzerine, bundan AKP’ye bir övünç payı çıkararak, “Belgelerin niceliğine baktığınız zaman Türkiye'nin en fazla gündem oluşturan ülke olduğunu görüyorsunuz. Etkin dış politikamızın izlerini burada görüyoruz” da dedi.
“İsrail parmağı” iddiasını doğrudan dile getiren isimlerden biri Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik oldu. Çelik, Wikileaks belgelerinin yayımlanmasından hangi ülkenin hoşnut olduğuna bakmak gerektiğini söyleyerek, “İsrail son derece hoşnut” dedi.
TBMM Başkanlığı koltuğuna oturduğu için “tarafsız” olduğu varsayılan Mehmet Ali Şahin de AKP’yi vuran tartışmalara karşı kayıtsız kalamayarak, “ABD'ye rağmen bu bilgilerin internet sitesinde yayımlandığı kanaatinde değilim” açıklamasında bulundu.
Erdoğan başkanlığında toplanan AKP Merkez Yürütme Kurulu’nun da (MYK) ana gündeminin Wikileaks belgeleri olduğu, olayın Bağdat'ta görevli bir askerin bu kadar bilgiye ulaşıp, bunları bir hacker’a sızdırmasına indirgenemeyeceği savunularak “ABD yönetimi, herhangi birini bu bilgilere bu kadar kolay ulaştırmaz. Ulaşılsa bile, bunun bir hacker’ın eline geçmesini engeller. En kötü durumda dahi yayınlanmasını engeller. Bunun arkasında içeride çok organize bir yapı var” yorumu yapıldı. MYK toplantısında, bu işin arkasında, Obama yönetimine muhalif Cumhuriyetçi Neo-Con’ların bulunma olasılığının çok yüksek olduğuna dikkat çekilirken, Neo-Conların İsrail’le yakın ilişkisine de vurgu yapıldığı iddia edildi.
AKP Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ konuya ilişkin açıklamasında şöyle konuştu: “Net olarak 'şu ülkenin parmağı var' demek doğru olmaz çünkü kesin bilgi yok. Benim tahminim, herhangi bir kişinin yapması pek imkanlı gözükmüyor. Amerika kendisi yapabilir mi? Bu işten en fazla zarar gören ülke Amerika, o da pek akla yatkın değil. Ama Amerikanın içinde mahrem bilgilerin olduğu yere girecek kadar güvenilir olan birileri ancak bunu sızdırabilir. İnternet üzerinden birileri almadıysa ki onu da pek mümkün görmüyorum, o zaman bu birilerini oraya kimler soktu? Onu da bilemiyoruz.
"Bunun bir başka ülke ile irtibatı var mı? Onu da bilemiyoruz ama ortaya dökülen iftiralara ve bu iftiralarla hedeflenen şeye baktığınızda, Amerika'nın kendi içinde birtakım hedeflerin olduğunu ben şahsen düşünüyorum. Onun dışında hedefe konulan ülkelere baktığınızda, İsrail ile Amerika içerisinde birtakım kesimlerin işbirliği olabileceği ihtimalini düşünüyorum.“
Abdullah Gül konuştu, Bülent Arınç suskun
Belgelerin sızdırılmasının ardından en fazla açıklama yapan isimlerden biri Abdullah Gül oldu. Belgelerde ABD’li diplomatların Gül ve Erdoğan arasındaki çekişmeden bahsetmesi üzerine, Gül “dostluk” mesajları vererek şöyle konuştu: “Bu da o diplomatların Türkiye’deki siyasi istikrara verdiğimiz önem, kadim dostluklarımız, bunların hiçbirisi bozamaz. Sayın Başbakan ile benimle ilgili söylediğiniz bazı şeyler var. Bunları kendi açılarından değerlendirmişler, yazmışlar. Bunların hiçbiri, bizlerin Türkiye için omuz omuza çalışmamızı hiç engellemez.”
Gül, diğer AKP’liler gibi, belgelerin fazla ciddiye alınmamasını savunarak şunları söyledi: “Tabii ki her şey yazılacak, herkes okuyacak, takip edecek, ama bunlar kendi iç düzenimizi, iç politikamızı falan gereksiz şekilde enerjilerimizi almasın. Çünkü, buradaki diplomatların, merkezlerine yazdıkları kendi değerlendirmeleri, doğru olanlar da var yanlış olanlar da var, çok yanlış olanlar da yakışıksız olanlar var.”
Gül’le birlikte Erdoğan’ın potansiyel rakiplerinden biri olarak gösterilen ve hakkında Erdoğan’ın “buldogu” nitelemesinde bulunulan Bülent Arınç’ın konuyla ilgili bir açıklama yapmamış olması da dikkat çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
SESSİZ KALMA.