19 Aralık 2010 Pazar

ANNESİ TEVFİKA BİLİNMEDEN BAŞBAKAN ANLAŞILABİLİR Mİ?


Başbakanların özel hayatları nerede başlar, nerede biter? Kamer Genç’in meclis kürsüsünden rahmetli Adnan Menderes’in özel hayatıyla ilgili söylediği bir anekdot genel kurulu karıştırdı; hükümetin bütçe konuşmasını etkiledi. Başbakan Erdoğan “CHP gereğini yapsın” dedi. Peki, bir başbakanı sadece siyaset dünyasındaki icraatlarıyla mı anlatmalıyız, yazmalıyız? Öyle düşünüyorsanız bu yazıyı hiç okumayınız...
Tevfika Hanım’ın babası Hacı Ali, Kırım Tatarı bir göçmendi. Tire’de büyük bir çiftlikte kahyalık yaptı; çiftliğin dul hanımıyla evlenerek “ağa” oldu.
Dört çocuğu oldu; Sadık, Şükrü, Refik ve Tevfika.
Tevfika genç yaşında gönlünü Halepçizade İbrahim Edhem’e kaptırdı. İbrahim Edhem İstanbul’da hukuk öğrenimi görüyor ve yazları Aydın’daki Kızılseki çiftliğinde kalıyordu. Bu çiftlik Tevfika’nın ailesiyle oturduğu konağın tam karşısındaydı.

Yaz aşkı mektup yazmakla başladı. Sonra gizli buluşmalarla sürdü.
Araya öğrenim yılı girse de birbirlerini unutmadılar. İbrahim Edhem, Aydın Vilayeti Tahriratı Umumiye Müdürlüğü’nde katip olarak çalışmaya başlayınca evlenmeye karar verdiler.
İbrahim Edhem’in babası İsmail Efendi bu birlikteliği karşı çıktı; çünkü Tevfika veremdi. Ama oğlunun ısrarlarına dayanamadı ve Tevfika’yı istemek için Hacı Ali Ağa’yı ziyaret etti.
Bekledikleri yanıtı alamadılar; Hacı Ali Ağa kızını vermedi.
Tevfika babasına kızıp bir gece İbrahim Edhem’e kaçtı.
AİLESİNİ KAYBEDEN BİR ÇOCUK
Tevfika ile İbrahim Edhem, İzmir Beyler Sokağı’nda kiraladıkları bir evde yaşamaya başladı.
Bir yıl sonra; lepiska saçlı, sarışın, mavi gözlü bebekleri dünyaya geldi: Melike.
Üç yıl sonra; dedesi Ali Ağa’ya benzeyen çekik gözlü bir bebekleri oldu: Adnan. Yıl: 1899.
Tevfika’nın mutluluğu ne yazık ki uzun sürmedi. Amansız hastalığıyla baş edemedi. Melike beş, Adnan iki yaşında iken vefat etti.
İki çocuğuyla bir başına kalan İbrahim Edhem’in yardımına annesi Fitnat Hanım koştu. Fitnat Hanım yorulduğunda imdada kızı Sacide yetişti.
Ancak talihsizlikler ailenin peşini bırakmadı. İbrahim Edhem verem oldu ve tedavisi için İsviçre’ye giderken İstanbul’da bir otel odasında öldü.
Fitnat Hanım iki torunuyla baş başa kaldı.
Acı bitmedi.
Melike ve Adnan aynı yıl halaları Sacide’yi de kaybettiler.
Ölüm evden gitmiyordu sanki.
Ve sonra henüz altı yaşındaki Melike hayata veda etti.
Annesini, babasını, halasını ve ablasını ardı ardına kaybeden Adnan, babaannesi Fitnat Hanım’la bir başına kaldı. Daha üç yaşındaydı.
Yaşamı boyunca aklına ne zaman ablası gelse, Adnan hep gözyaşı döktü. Ne annesinin, ne de babasının yüzünü hatırlamıyordu; ailesinden tek anımsadığı ablasının sarı saçları ve mavi gözleriydi…
ÇAPKIN BAŞBAKAN
Geçen hafta…
Kamer Genç TBMM'de Başbakan Adnan Menderes-Suzan Sözen ilişkisinden bahsedince genel kurul karıştı. Kürsü mikrofonu kapatıldı, Kamer Genç'e küfürler edildi ve sözünü geri alması istendi. Kamer Genç özür diledi.
Başbakan Erdoğan konuyu bütçe görüşmelerine taşıdı ve CHP’nin Kamer Genç hakkında gereğini yapmasını istedi.
CHP ne yapar bilemem; bildiğim Suzan Sözen’in Adnan Menderes’in sevgilisi olduğudur. Bu bilinmeyen bir sır değildir.
Adnan Menderes’in dahil olduğu Evliyazade ailesi biyografisini “Efendi” kitabımda yazdım. Aileden çok kişiyle görüştüm. Çok mahrem bilgilere sahip oldum. Bir gerçeğin altını çizmek tarihi bir borçtur:
Başbakan Adnan Menderes çapkındı.
Bu gerçeği yazdım diye hemen, ne Ayhan Aydan konusuna girmek ne de Berin Menderes’in yaşadığı acılara değinmek istiyorum.
Örtülü ödenek hesaplarında ya da mahkeme zabıtlarında neler yazdığını hatırlatacak değilim.
Benim üzerinde durmak istediğim konu başka:
Ben küçük Adnan’ın hayat hikayesiyle ilgiliyim…
Daha doğrusu…
ADNAN MENDERES SORULARI
Adnan Menderes’in; bireysel gelişim sürecini; psikolojisini/iç dünyasını bilmeden, kişilik yapısı üzerinde durmadan bir portre ortaya çıkarabilir miyiz?
Çapkınlığının nedeni çocukluğunda yaşadığı travmada saklı değil midir? Böylesine ağır kayıplar kişiliği nasıl etkiler?
Yalnızlığın etkisi de yok mudur çapkınlığın temelinde?
Çapkınlık onaylanmak değil midir aslında?
Ailesini kaybetmiş biri ilişkisinde ne derece bağımlı olabilir?
Sadece çapkınlık değildir mesele.
Mesela, Adnan Menderes iyi bir baba mıdır? Değildir. Çünkü bildiği gördüğü bir baba figürü olmamıştır ne yazık ki.
Sosyal hayatta kibar olan Adnan Menderes, ruhsal beklentilerine uygun davranmayanlara karşı neden çok serttir? Bunun çocukluğundaki mutsuzlukla, içsel dramıyla ilgisi yok mu sanıyorsunuz?
Niye bencildir? Karşıt görüşe niye tahammülsüzdür; niye saldırgandır?
Soruları artırabilirim. Neden şık giyindiği bile sorabilirim. Her şeyi sormalıyız da.
Demem o ki:
Bunları konuşmayacak mıyız; tartışmayacak mıyız?
Adnan Menderes bir put değildir; eti kemiğiyle insandır.
Biliriz ki…
Takipçileri, karizmatik bir liderin varlığından öylesine etkilenir ki, hiçbir “kötü davranışı” ona mal etmezler; etmek istemezler. Bunlar, yakınlık duydukları lideri, öylesine ülküleştirir, kahramanlaştırır ki aksi sözleri susturup, boğarlar.
Ama işte, o zaman da bunun adı “ileri demokrasi” olmaz!
Bırakınız herkes konuşsun, bırakınız herkes yazsın…

Soner Yalçın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

SESSİZ KALMA.